Dr. Erdem Beyoğlu
Okulların açılması ile birlikte hemen her çocukta tatlı bir heyecan ve kaygı görülmektedir. Bazı çocuklarda ayrıca anneden ayrılmak istememe, ağlama ve mutsuzluk da görülebilmektedir. Okula düzenli olarak gidilmesiyle birlikte bu problemler zaman içerisinde düzelmektedir. Ancak bazı durumlarda bu bulgular artarak Okul Korkusu haline gelmektedir. Okul Korkusu ise müdahale edilmediği takdirde çocuğun yaşamını olumsuz etkileyen bir tablodur.
Okul Korkusu, okul başlangıç dönemlerinde ortaya çıkan ve sabahları okula giderken alevlenen, anneden ayrılmak ve okula gitmek istememe, ağlama, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi belirtilerin eşlik ettiği ve “Tamam, eve dönüyoruz” veya “Tamam, bugün evde kal, yarın gidersin” gibi okuldan uzak durmalarını sağlayacak telkinlerle kolaylıkla düzelen bir tablodur.
Ancak Okul Korkusunu daha iyi anlayabilmek için bir kavramı daha iyi bilmemiz gerekmektedir. Ayrılık Kaygısı.
Ayrılık Kaygısı, sıklıkla 6 ay—3 yaş arasındaki çocuklarda görülen annelerini kaybedecekleri korkusudur. Bu yaş grubundaki çocuklar, annelerinden ayrıldıklarında tepki gösterip ağlarlar. Yabancı kişiler ve yerler tepkilerini dindirmez. Onları sadece anneleri rahatlatabilir. Bu nedenle kaygılandıkları anda annelerini aramaya başlarlar. Bulduktan sonra da kaygıları azalır ve rahatlarlar. Oyunlarına veya aktivitelerine kalmış oldukları yerden devam ederler. Bu durum 3 yaşından sonra çocuğun olgunlaşması ve sosyalleşmesi ile birlikte giderek azalır. Çocuk giderek anneden ayrılabilmeye, ayrılığa katlanabilmeye, ondan uzaklaşabilmeye, yabancı yerlere gidebilmeye, tek başına yeni arkadaşlıklar kurabilmeye başlar. Ancak annesine düşkün olan çocuklarda, daha doğrusu, çocuğuna düşkün olan annelerin çocuklarında, tek çocuklarda, yardımcı üreme teknikleri sonucu doğan çocuklarda, fazla korumacı ailelerin çocuklarında Ayrılık Kaygısı devam eder ve okulun açılması ile aşikar hale gelir.
Yani Okul Korkusunun arkasında Ayrılık Kaygısı bulunmaktadır.
Okulun başlaması ile birlikte ayrılığa hazır olmayan çocuk ayrılmaya zorlanır. Böylelikle annesinden ayrılmaya dayanamamanın belirtileri gün yüzüne çıkar. Çocuk annesinden ayrılmak ve okula gitmek istemez. Okulda öğretmenlerinin ona kötü davrandığını, arkadaşlarının onu yeterince sevmediğini iddia eder. Okula gitme sırasında veya okul konusu açıldığında huzursuzluk, hırçınlık, karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı bazen de kusma ve kötü rüyaların olduğu uyku sorunları görülür.
Okul Korkusu mümkün olan en kısa sürede tedavi edilmelidir. Ancak burada en önemli kısım aileye düşmektedir. Ailenin kendi kaygılarından uzaklaşarak, kararlı bir şekilde, çocuğu okula götürmeye devam etmesi gerekmektedir. Bugünlük evde kalsın gibi düşünceler durumun kemikleşmesine ve çözümün güçleşmesine neden olmaktadır.
Okul Korkusunun temel tedavisi çocuğun yaşına göre değişse de temel yaklaşım her koşulda okula gitmesidir. Bunun tek istisnası 3 – 4 yaş grubundaki çocuklardır. Bu yaş grubundaki çocukların ihtiyaçları göz önünde tutularak bazen onlara fırsat verilir ve 6 ay ya da 1 yıl okulu ertelenir. Ancak özellikle ilkokula başlayan çocukların mutlaka okula götürülmeye devam edilmelidir. Bu sırada çocuğun okula uyumunun arttırılması amacıyla öğretmen – okul işbirliğinin sağlanması çok önemlidir. Öğretmenin rahat, iletişime açık ve güler yüzlü olması zamanla çocuğun öğretmenine güven duymasını ve okulda kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu süreçte anne – babanın okul içerisinde bir miktar beklemesi, bazen teneffüs zillerinde okula gelmelerinin sağlanması çocuğun rahatlamasını sağlayacak ve uyum sürecini kolaylaştıracaktır. Ancak bunların mutlaka belirli bir program dahilinde geçici olarak yapılması ve kısa tutulması önerilmektedir. Bunların yanında sınıf içerisinde ve teneffüslerde sınıf arkadaşları ile oyun oynamasının sağlanması arkadaşlık bağlarının güçlenmesine ve okulun keyifli bir yer olduğunu düşüncesinin pekişmesine katkı sağlayacaktır.