İnatçı Fil Yavrusu

Afrika’nın ormanlık yerlerinden  birinde bir fil ailesi yaşarmış. Bu ailenin en küçük üyesi olan yavru fil çok inatçı ve yaramazmış.

Bir keresinde aile dolaşmaya çıkmaya karar vermiş. Baba fil, inatçı fil yavrusuna dönüp “Bizimle gel” demiş.

“Hayır, ben sizle gelmiyorum” diye başını sallamış inatçı fil yavrusu.

“Hadi gel, birlikte gezelim” demiş annesi.

“Hayır gelmiyorum.”

“Hadi, gelsene” demiş kardeşleri.

“Hayır” demiş yavru fil inatla.

 

Aile küçük fili yalnız bırakıp dolaşmaya çıkmış. Yavru fil bir süre tek başına eğlenmiş, ama sonra canı sıkılmış, kızmaya başlamış. “Bundan böyle fil olmak istemiyorum. Küçük bir fil olmak çok kötü bir şey” diye düşünmüş. “Peki, ne olayım?”

O sırada zıplaya zıplaya ilerleyen bir ceylan görmüş. “Ceylan olayım diye düşünmüş. Ceylanı taklit ederek zıplamaya başlamış. Ama kalın ve hantal ayakları birbirine dolanıyormuş. Burun üstü yere düşmüş!

“Ceylan olmak o kadar eğlenceli değil. O zaman ben de maymun olayım” diye geçirmiş aklından.

Maymunların bulunduğu ağaçların yanına gitmiş. Ağacın üstünde daldan dala zıplayan maymun yavrularına seslenmiş:

“Bundan böyle ben de maymunum.”

Maymunlar ağaçtan, küçük yaramaz filin yanına inmişler. Üstüne çıkmışlar, kimi kulaklarını çekmiş, kimi kuyruğuna asılmış, kimi kafasına Hindistan cevizi atmış. Yaramaz fil maymunların arasından zor kaçmış.

Yolda rengarenk bir papağana rastlamış. Papağan bir ağaçtan ötekine uçuyormuş. Küçük filin çok hoşuna gitmiş.

“Ben de papağan olmak istiyorum. Bana uçmayı öğretir misin?” diye sormuş.

“Elbette öğretirim!” demiş papağan.

Birlikte göl kıyısındaki dik yamaca gitmişler. Papağan, “Haydi uçalım” diye ileri atlamış. Fil de onu taklit etmiş ve yamaçtan aşağı kendini bırakmış. Papağan kanatlarıyla uçarken, yaramaz fil yavrusu paldır küldür yuvarlanmış ve tepe üstü göle çakılmış.

Çamur içinde, sudan kendini kurtarmaya çalışırken çok korkmuş. Güçlükle karaya çıktığında üstü başı çamur içindeymiş ve her tarafı ağrıyormuş.

“Galiba en iyisi benim fil yavrusu olarak kalmam” diye düşünmüş.

Sonra ailesini aramaya başlamış. Artık onlar gibi olmak, onlarla birlikte gezmek istiyormuş.