Site icon AİLEMİZ

Doğum Sonrası Depresyon

Psikiyatrist Uzm. Dr. Elif Üstüner

Doğum sonrası dönemde gelişen psikiyatrik bozukluklar 3’e ayrılır.

  1. Annelik Hüznü,
  2. Doğum sonrası depresyon diğer adı ile Post Partum Depresyon (PPD),
  3. Doğum sonrası psikoz

PPD, doğum sonrası dönemde görülen tüm depresif bozukluklar için kullanılan bir kavramdır. %10—20 oranında görülebilir. Doğum sonrası %50—70 sıklıkta görülen annelik hüznünden ayırt edilmesi gerekir. PPD, bir kadında, doğumdan sonra gerçekleşen fiziksel, biyolojik, duygusal, davranışsal değişimlerin karışımı sonrası ortaya çıkan psikiyatrik tablodur.

PPD, doğumdan sonraki 2—8 hafta içinde gerçekleşen bir majör depresyon durumudur.

Teşhis konurken sadece doğum ile şikayetlerin başlangıç zamanı arasındaki süreye değil aynı zamanda depresyonun şiddetine de bakılır.

En az 2 hafta, en çok 1 yıl sürer. Etiyolojisi hakkındaki çalışmalarda  tam bir  fikir birliği sağlanamamıştır

Biyolojik faktörler: Biyolojik olarak Östrojen ve progesteron gibi dişi üreme hormonları hamilelik sırasında  10 misli artar. Doğumdan sonra 3 gün sonra bir anda hamilelik öncesi seviyesine ulaşır ve bu hormonların ani düşüşü depresyonu tetikler. Aynı  zamanda hemoglobin, D vitamini , tiroid hormonu ve kortizol değerlerindeki değişiklikler ve demir eksiliği, norepinefrin, serotonin, dopamin, asetilkolin, GABA gibi nörotransmiterlerin dengesinin bozulması  PPD  gelişimini etken olabilecek biyolojik faktörlerden bazılarıdır.

Diğer  faktörler ise sosyal ve psikolojik değişikliklerdir.

Gebelik bireylerin ebeveynlik rolüne  attıkları ilk basamaktır. Ama  bu durum  her zaman planlı, bilinçli ve bireyin kendi isteğine bağlı gelişmemektedir.

Doğumla birlikte kadınlara yüklenen roller bazen dayanılmaz bir baskıya sebep olabilir ve doğum sonrasında da bazı psikiyatrik  belirtiler ortaya  çıkarabilir. İstenmeyen hamilelik, eşler arasında sıkıntı, sosyal destek sisteminin kötü olması da PPD riskini artırmaktadır.

Ne kadar genç yaşta hamile kalınmış  ise risk faktörü o kadar  artmaktadır.  Annelerin daha önce Premenstruel Disforik Sendromu olması ve depresyon geçmişi olması, anksiyetenin varlığı, aşırı bulantı, stresli yaşam olayları, bebeğin huysuzluğu,  emzirememe, ilk hamilelik, çocuk bakımı ile ilgili stres, düşük benlik saygısı PPD riskini artır.

PPD  belirtileri; Bebekle bağ kurmakta zorlanma, bebeğe karşı zıt  duygular, uykusuzluk ve iştahsızlık  ön plandadır. Bunun yanında mutsuzluk, çaresizlik, ruh halinin sürekli değişmesi, suçluluk ve değersizlik  hissi, ağlama,  yetersizlik duyguları ,  hareketlerde yavaşlama ve aşırı yorgunluk , dikkat dağınıklığı, ajitasyon ve intihar düşünceleri de olabilir.

Tedaviye bakacak olursak medikal tedavi, EKT (şok tedavisi) destekleyici, bireysel psikoterapi ve aile terapileri yararlı olabilir.

Nadiren tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay ile 1 yıl içinde kendiliğinden düzelme  ihtimali olabilir.

Sosyal destek sistemini de devreye koymak tedaviye yararlı olacaktır. Bunun dışında kişi kendi için mutlaka kısa da olsa zaman ayırmalıdır. Bireyin hayattan keyif almasını tekrar sağlayıp bu sürecin en sağlıklı ve kısa zamanda tamamlanması en önemli faktördür.

 

Exit mobile version