Eğitim Uzmanı ve Danışmanı Ayşe Hunat Öztoprak
Dürüst olalım. Ebeveynler olarak çocuklarımızın başarılarını, özel derslerle, etüde yazdırarak veya evde kendimiz yardımcı olmaya gayret göstererek yıl boyu destekliyoruz, elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Yaz geldiğinde ise tüm yıl süren öğrenme eyleminin bir anda duruyor olması bizleri tedirgin mi ediyor? Öğrendiklerini unutacaklarından mı korkuyoruz?
Okulların kapanmasına bir iki hafta kala çocuklarımızın yaz tatillerini yapılandırmaya çalışırken buluyoruz kendimizi. Kızımızın bu sene gireceği sınav için geride kalmasından veya oğlumuzun gece geç saatlere kadar televizyon karşısında olmasından mı rahatsızlık duyuyoruz?
Yapılan araştırmalar kültürel denetleme ve kontrolde olma sevdamızın pek planlandığı ölçüde verimli olmadığını kanıtlıyor. Hatta görünüşe göre, yaşam başarısının en önemli belirleyicilerinden biri yaratıcılık. Oyun ise yaratıcılığın gelişimini sağlayan en önemli etken. Hele bir de açık hava söz konusu olduğunda bir adım öteye gidilmiş oluyor. Çocuklarımızın dışarıda koşmalarına izin veriyor olmamız dahi yaratıcılığı ve hayal gücünü destekliyor. O halde bu yaz, doya doya koşmaları ve oyun oynamaları için serbest ve özgür bırakalım çocuklarımızı.
Ama vur deyince öldürmek de değil kast ettiğim…
Evet, okullar kapandı ve biz çocuklarımızla birlikte ilk bir iki haftayı geç kalkarak, gün boyu pijamalarımızla evde dolaşarak, televizyon seyrederek geçirdik. Ancak tamam! Artık bir düzen oturtmanın vakti geldi. Tüm kış boyunca günleri programlanmış olan çocuklarımız bir anda karşılarına çıkan sınırsızlıklarla başa çıkmakta zorlanmaya başladı ve düzensiz uyku saatleri onları huysuz birer varlığa dönüştürdü bile. Evin içinde, ‘sıkıldııım’ sesleri yükselmeye başladı ve artık kesin olarak yaz programına geçiş yapmamızın gerekliliğini kavradık. Peki bunu nasıl yapacağız?
Yeni bir ritim bulalım.
Yaz tatilinin ilk haftalarında, yazın ruhuna uyan bazı değişiklikler yapmışsınızdır. Örneğin çocuklar daha uzun süre denize girmek istediğinden akşam yemeğini belki bir saat geçe veya oyun saatini kahvaltı sonrasına almışsınızdır.
Uyku saatlerini değiştirelim.
Değiştirelim ama miktarını sabit tutalım. Çocuğunuz gece boyu dokuz saat uyumaya alışmışsa bu aralığı sabit tutacak şekilde bir yatış ve kalkış saati belirleyelim. Erken uyandıkları taktirde odalarında vakit geçirmelerinin gerekliliğini aktaralım ve olabildiğince güneşi engelleyen perdeler kullanalım.
Günlük rutin belirleyelim.
Günlere göre yapılacak etkinlikler belirleyin. Pazartesilerini boyama etkinliği ve teknikleri, Çarşamba günlerini pazar alışverişi ve Cuma’yı serbest gün ilan edin. Yaz boyu yapmak istediklerinizin listesini yapın. Benim şahsen tüm kış, ‘yazın yapacağım’ diye ertelediğim işlerim var, çocuklarımızın da olabilir. Birlikte yapabileceğiniz aktiviteleri belirleyin ve haftaya başlamadan ailecek planlayın. Çocukların seçmelerine, isteklerini dile getirmelerine destek olun, önerilerini dikkate alın.
Adım adım ilerleyelim.
Her dakikası planlanmış bir yaz programından uzak duruyoruz çünkü yazın doğasında var serbestlik, yavaşlık. Dönüşümün küçük yaş grubu için biraz daha duygusal olduğunu hatırlayın ve hafif tutun gününüzün akışını.
‘Ben’ vaktinden ödün vermeyelim.
Kış yaz fark etmeksizin günlük programınızda olması gereken ‘ben’ vakti, sadece sizin değil çocuğunuzun da bir ihtiyacı. Tek başına oyun oynayabilmesi için onu teşvik edin, planlayın ve sadık kalın.
Aklınızda olsun, güzel ve sihirli olan her şey Temmuz ve Ağustos aylarında yaşanır. İyi Tatiller…