Eğitim Uzmanı ve Danışmanı Ayşe Hunat Öztoprak
COVID-19, tam ismiyle ‘Coronavirus Disease 2019’ aslen 2003’de kendini gösteren SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome) ve 2012’de tekrar denk geldiğimiz MERS (Middle East Respiratory Syndrome)’in evrilmiş başka bir hali.
Ben bu satırları yazarken Kıbrıs’ta ilk koronavirüs vakamız görülmüş, okullar tatil edilmiş, marketlerde kasa kuyrukları almış başını gitmiş ve hepimiz evlerine çekilmiş, caddeleri ve sokakları boşluğa terketmiş durumdayız. Tüm bunlar yaşanırken ve dünya sağlık örgütü koronavirüsü pandemi ilan etmişken evlerimizde oturup gelişmeleri seyretmekten başka bir çaremiz yok gibi gözüküyor.
Tüm bu yaşanan gelişmelere ve alınan önlemlere baktığımda ise beni içten içe heyecanlandıran bir durum yaşıyoruz. Eğitim çok hızlı bir şekilde geleceğe adapte oluyor, hemde gözlerimizin önünde günden güne. Kızımın okulu ani bir şekilde virüs nedeniyle tatil edilirken öğrencilerini, ‘Online eğitime geçiş yapacağız, bizden haber bekleyin’ diye yolladı evlerine ve dedikleri gibi de yaptılar. Virüs tatilimizin ikinci günü, maillarla şifreler geldi ve hepimize ne yapacağımız açıklandı, artık online eğitimle devam ediyoruz, sloganları ‘Koşabilirsin ama Kaçamazsın’J.
Online eğitime geçen bir lise öğrencisi kızım. Bir kaç haftadır dünyanın her bir yanında internet üzerinden eğitime başlayan üniversiteleri duymuştum ama bir lise olarak bu konu beni epey heyecanlandırdı. Bizi bekleyen büyük değişimlerin eşiğinde olabiliriz, modifiye edilen sektörler, değişmek zorunda kalan bakış açıları. Farkındayım zor günleri de beraberinde getirecek bu adaptasyon süreci ya da belki hiç gerek kalmayacak. Bu nedenle telaşa gerek olmaksızın, Ailemiz Mevsimliğin bu sayısında koronavirüsün dünya üzerindeki eğitim sisteminde yarattığı değişimler hakında yazmak istedim.
Eğitimde bilinçli farkındalık ve yoga uygulamalarına bu seferlik ara veriyorum ancak çocuk yogası çalışmlarımı, YouTube üzerinden OrgaYoga kanalı vasıtası ile takip edebilirsiniz. Virüs tatili sürecinde ve sonrasında çocuklarımızın kaliteli vakit geçirebileceklerini umduğum çocuk yogası videolarını düzenli olarak yüklemeye devam ediyorum. OrgaYoga online eğitim veriyor!
Okuduğum çeşitli makaleler ve takip ettiğim yayın kuruluşları tecrübelerini aktarıyor, ben de endişelerini, karşılaştıkları sorunları, heyecanlarını derleyip sizlerle paylaşıyorum…
Virüs nedeniyle okullar boşaltıldığında öğretmenler genel olarak sürecin uzun olabileceğini ve tedbir alınması gerektiğini bildiklerini ifade ediyorlar. Tamamlanması gereken zorunlu eğitim saatlerini öğrencilere sunabilmenin yolunu arıyorlar ve çok kısa bir süre içerisinde data baseler vasıtası ile bunu çözüyorlar. Her öğrenciye kurulu bir bilgisayar yolluyor okul ve buradan bizim de yaptığımız gibi eğitim başlıyor! Her şeyin şu ana kadar kolaylıkla aktığını söylüyorlar. Bu şekilde eğitime devam edilmesinde hiç bir sakınca yok gibi gözüküyor, bir kaç şey hariç.
- Grup çalışmaları ve proje tabanlı öğrenme sistemleri online olarak gerçekleştirilemiyor. Başka yollar bulunması gerektiğini düşünüyor eğitimciler. Okulların, pedegojik bakış açısını ezbere yerine getirdikleri ve tüm düzeneklerin stabil bir şekilde kendiliğinden akıyor oluşuna dur diyen bu olağanüstü durum, yaratıcılığı da beraberinde getirmişe benziyor. Öğretmenler derslerini online olacak şekilde farklı, enteresan ve ilgi çekici yollarla öğrencilerine aktarmanın arayışındalar
- İnternet erişimi veya bilgisayar sağlanması mümkün olmayan öğrenciler için telefonlar aracılığı ile ders uygulamaları hazırlanıyor. Her şey çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve öğretmenler sınıflarını online ortamlara nasıl taşıyabilecekleri hakkında bilgi ve deneyim sahibi değiller. Genel olarak ‘bilinmeyen sulardayız’ ifadesini kullanıyorlar. Eğitimcilerin, ‘Yapmak zorunda kalsak nasıl yaparız acaba?’ dedikleri andayız. Tam olarak denize düşmüş durumdayız ve yüzmeyi öğreniyoruz.
- Koronovirüs nedeniyle 350 milyon öğrencinin eğitime ara verdiği düşünülüyor. Ayrıca sürecin ne kadar uzayacağı tam olarak bilinmesede, etkilerinin tamamiyle yok olmasının bir seneyi bulabileceği üzerinde konuşuluyor.
- Evden eğitim uzun yıllar Avrupada uygulamaya konulmuş bir yöntemken, Türkiye’de henüz geçerliliği yok. Belki şu an için tercih edilebilir bir seçenek olabilir ama bir alt yapıya ihtiyaç olduğu kesin. Yabancı ülkelerin evden eğitim için hazırda bulunan, müfredatlarına uygun geliştirilmiş ve faydalanabilir, veliyi yönlendiren ve eğiten bir çok websitesi var.
- Çocuklar ekran karşısında çok vakit geçiriyor. Sosyalleşme en büyük eksik. Bazı veliler çocuklarının dışarısının nasıl olduğunu unuttuğunu idda ediyor. Ayrıca pek düşünülmemiş ama yaşanan bir gerçek, düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocukları, evlerinin içlerinin görülmesini istemiyor. Öbür yandan pijama ile derslere katılıyor olabilmek hepsinin hoşuna gidiyor.
Çocuklarımız, okullarımız, öğretmenlerimiz ve bizler, yeni bir eğitim şekline uyum sağlamaya çalışmak durumunda kalabiliriz. Uzun sürmeyeceğini ve havaların ısınması ile dünyanın sağlığına kavuşacağını umuyorum ama tutun ki bu yaşam şekli altı aydan uzun sürdü, ne yaparız?