Yard. Doç. Diyetisyen Nezire İnce
İki ve beş yaş arasındaki çocukların yeni yiyecekleri denemeyi istememek gibi kötü bir ünleri vardır. Ancak bu yaşlar beslenmelerine çeşitlilik katılması açısından çok önemlidir. Çeşitlilik iki nedenden ötürü önemlidir. Öncelikle pek çok farklı yiyeceği içeren bir beslenme tarzıyla çocuklar, sadece birkaç çeşit yiyen çocuklara göre tüm vitamin ve mineralleri alma ve dengeli beslenme konusunda daha avantajlı olur. İkincisi ebeveynler, çocukları farklı yiyeceklerle tanıştırarak onların yeni tatlara karşı çekimserliğinin üstesinden gelebilir ve ileride yeni tatları deneme konusunda daha maceracı olmalarına yardım edebilirler.
Bebek ve çocuğun doğuştan gelen gıda tercihleri ve tat algılamasının gelişimi, belirli gıdaları kabul etmede dahili bir engel oluşturabilmektedir. Dolayısıyla, bir çocuğun kendisine sunulan yeni gıdaları reddettikleri zaman tüketmeleri için baskı yapmak ters etki yaratabilmektedir. Stresli bir beslenme ortamı, çocuğun yeni gıdalara olumlu yanıt vermesini engellemektedir. Bununla birlikte pozitif besleme tarzı, çocuğun yeni gıdaları denemesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Altında yatan neden ne olursa olsun çocuklar yeme davranışlarına göre iştahsız, yemek seçen ve beslenme korkusu (food neofobi) olan çocuk olmak üzere 3 temel sınıfta toplanabilmektedir. Her kategorinin altında yatan nedenler birbirine benzerlik gösterebilir veya farklı da olabilir. Ancak çocuğun yemeğe gösterdiği tepkiler farklıdır. Bununla beraber sıklıkla iştahsızlık olarak düşünülen kavramlardır. Bu kavramlardan biri olan beslenme korkusu, kalıtımsal ve uyumsal bir kişilik özelliği olarak görülmekte ve çocuğun tadını bilmediği yeni gıdalara karşı besin reddi olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun beslenme çeşitliliğini arttırmaya yönelik en güçlü psikolojik engeller gıda fobisidir.
İştahsızlık tedavisinde öncelikle ebeveyn çocuğun kendi açlık tokluk algısının olduğuna ikna edilmelidir. Sonrasında iştahsızlığın altında yatan organik bir neden varlığı değerlendirilmeli buna göre tedavi ve beslenme planı belirlenmelidir. Organik bir neden varlığı yok ise, çocuğun büyüme ve gelişme durumuna, karakteristik özelliklerine ve iştahsızlık sınıflanmasına göre çeşitli beslenme önerilerinde bulunulabilir. İştahı kısıtlı enerjik bir çocuk için açlığı teşvik edici beslenme programı uygulanabilir. Ana ve ara öğün sayıları en fazla 5 öğün olacak şekilde planlanmalı ve öğün aralarında su dışında herhangi bir sıvı verilmemelidir. Aile yemek zamanı ve düzeni konusunda rol model olmalıdır ve çocuğa da bu konuda çeşitli sınırlamalar koymalıdır. İçe dönüklükten kaynaklanan bir iştahsızlık durumu da yetersiz beslenmeye ve yetersiz kilo alımına neden olabilmektedir. Bebek ve çocuklar genellikle depresif, yemeye ve çevreye ilgisi az, göz teması kurmayan yapıya sahiptir. Bu durumlarda deneyimli ve beslenme konusunda yeterli bir bilgiye sahip bir birey tarafından beslenme önerilmektedir. Özellikle çocuğun sevdiği bir kişi tarafından besleme çocuğu yemeye özendirebilir.
Seçici beslenme davranışı olan bir çocukta sorunun çözümünde bir yiyeceği 8-15 kez zorlamadan sunmanın işe yaradığı belirtilmektedir. Yiyecekleri çocuğun dikkatini çekebilen, sevdiği şekiller vererek hazırlama; hatta hazırlama aşamasında çocuğu da dahil etme genellikle fayda sağlamaktadır. Bunun yanı sıra hafif seçiciliği olan bir çocuğa bazı sebzeler çeşitli soslar ile sunmanın da yararı olabilmektedir. Buna karşılık yüksek derecede seçiciliği olan çocukta daha yoğun ve sistematik bir yaklaşım gerekebilir. Temel öncelik besin çeşitliliğini arttırma olmalıdır. Bu anlamda birbiri yerine geçen gıdalar denenebilir.
Sağlıklı beslenmenin temelinde sağlıklı ve doğru beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesi yer alır. Bu alışkanlıkarın temeli çocukluk döneminde atılır. Bu nedenle çocuğa doğru beslenme alışkanlıklarını öğretmek önemlidir. Çocuğunuz iştahsız olması veya besin seçiyor olması hiçbirşey yemiyor bari ne isterse yesin gibi bir tavır geliştirmenize neden olmamalıdır. İştahsızlığının nedeni iyice araştırmalı ve bu nedene uygun çözümler geşiştirilmeye çalışılmalıdır.