Ümmü Gülsüm Çinici
Bir zamanlar üç dürüst, çalışkan üveyik kardeş varmış. Onlar erken kalkar, kahvaltı yapar, dua eder, işe gidermiş.
Ütücü üveyik, görevlilerin üniformalarını temizler ve ütülermiş. Kıyafetleri her zaman temiz ve düzgün teslim edermiş.
Sütçü üveyiğin bitkileri varmış. Onlardan süt sağar, pişirirmiş. Yoğurt, peynir, sütlaç yaparmış. Yaptıkları çok lezzetli olurmuş.
Çiftçi üveyik ise bağlardan üzüm toplar, kovalara doldurur, sonra çürüklerini tek tek seçip satarmış.
Günlerden bir gün eski bir dostları, bir bülbül getirmiş üveyiklere. Bülbülün bazı kötü alışkanlıkları varmış. Dostları, kardeşlerden, bülbülü eğitmelerini rica etmiş. Kardeşler bülbülü evlerine almışlar. Bülbül bir süre onlarla yaşayacak ve çalışacakmış.
Bülbül ilk gün ütücüye gitmiş. Üniformaların birazını ütülemiş ama “Hepsini ütüledim.” demiş.
İkinci gün, sütçü üveyikle gitmiş. Bitkilerin birkaçını sağmış. “Süt bugün bu kadar!” demiş.
Üçüncü gün, bağa gitmiş. Üzümleri kovaya doldurmuş ama çürükleri ayırmamış.
Bülbül, yaptıklarının fark edilmediğini düşünüyormuş. Birkaç gün böyle devam etmiş.
Üveyikler bir gece kendi boyunlarına ve bülbülün boynuna siyah ipler bağlamışlar.
Sabah bülbül siyah ipleri fark etmiş. “Bunlar da ne?” demiş. “Bu sihirli bir ip. Yalan söyler ya da tembellik yaparsak ip bizi boğar. Bu yüzden hep doğru söyleriz ve çok çalışırız.” demiş üveyikler.
Bülbül çok şaşırmış. Üveyikler bunun üzerine “Sende de var artık.” demişler. Bülbül önce direnmiş ama sonunda kabullenmiş. Artık iyi davranmaya mecburmuş.
O günden sonra bülbül işini düzgün yapmış. O dürüst, çalışkan olunca herkes onu sevmeye başlamış. Ailenin bir üyesi olmuş. Oraya niçin geldiğini, ilk günlerde neler yaptığını hiç kimse hatırlamıyormuş artık.
Üveyikler, bülbül için bahçelerine güller dikmiş. Bülbül şarkılar söylemiş onlara.
Aylar sonra üveyikler bülbüle “Boynundaki ip büyülü değil. Onu biz bağladık. İstersen çıkarabiliriz. “demişler. Bülbül “Dostlarım, bunu çok önceden anladım. Hatta bir gün ip çözüldü fakat ben onu tekrar düğümledim.” demiş.
Önceleri bülbüle işini düzgün yaptıran korkuymuş. Ama bunu devam ettiren sevgiymiş.
Korkuyla yapılan iş mi daha keyifli sevgiyle yapılan iş mi?