Ferhat Atik
Ne tür beslenme bozuklukları bizleri diyet yapmaya yöneltir?
Yeme davranış bozuklukları, kişinin kilosu ile aşırı ilgilenmesi ve yemek yeme davranışındaki sorunları içermektedir. Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkanırcasına yeme gibi yeme davranış bozuklukları mevcuttur. Genellikle genç kızlarda görülen bu yeme davranış bozuklukları, kişileri kısıtlayıcı diyetlere veya tıkanırcasına yeme ve sonrasında kusarak, laksatif kullanarak çıkartmaya (Anoreksiya Nervoza) veya açlık veya aşırı egzersiz yaparak kilo kaybına veya düzenli olarak kusma/ laksatif/ diüretik kullanmaya (Bulimia Nervoza) itmektedir. Yeme bozuklukları, kansızlık, adet düzensizliği, diş çürükleri, sindirim sistemi sorunları, kalp ritim bozuklukları gibi birçok tıbbi sorunlara neden olmaktadır.
Yeme bozukluklarının altında yatan birçok neden olsa da, günümüzde en tetikleyici faktörlerden biri medyadır. Medyanın bize sürekli olarak “ideal beden” olarak yansıttığı bedenleri, kendi bedenimizle kıyaslamamız ve sonucunda kendi bedenimizden memnun olmayıp, besin kısıtlamasına veya çıkartma eylemine yönelmeyle yeme davranış bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Yine beden memnuniyetsizliğinden dolayı bazılarımız hatalı/ popüler diyetlere yönelerek kısa sürede zayıflamayı hedefliyor ve genellikle de başarısızlıkla sonuçlanan bu diyetlerle bir kısır döngüye giriyoruz. Diyet döngüsü; besin kısıtlama, o besinlere karşı yoksunluk hissi ve kafaya takma, daha sonra dayanamayıp daha iyi hissetmek için yeme ve zaten diyeti bozdum deyip daha fazla yeme, kısa süreli bir mutluluk ve ardından gelen bir pişmanlık hissi ve hayal kırıklığı, bir süre sonra tekrar diyete başlama ile devam etmektedir.
Yeme davranış bozukluğu olan bireyler ilk olarak bir psikiyatri uzmanına yönlendirilmelidir. Sürekli diyet döngüsü içerisinde olan kişilere popüler diyetlerin, besin kısıtlamalarının sağlıklı ve sürdürülebilir olmadıkları anlatılmalı ve bir diyetisyen yardımı ile kişiye özgü sürdürülebilir, sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılmalıdır. Kişilerin vücutlarıyla barışık olmaları, zayıf/ince beden yerine sağlıklı bir beden için beslenmelerine önem vermeleri gerekmektedir.
Beslenme ve diyet çocuklarda nasıl ihtiyaç haline gelir?
Çocukların büyüme ve gelişimleri için yeterli ve dengeli beslenme büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, yetişkinlik döneminde beslenme ile ilişkili sağlık sorunlarının (hipertansiyon, diyabet, vb.) oluşmaması için sağlıklı beslenme alışkanlıkları çocukluk döneminde kazanılmış olmalıdır. Özellikle okul öncesi çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanması, okul döneminde (ailelerin gözetimi olmadan) sağlıklı beslenmeye devam etmesini sağlayacaktır. Okul öncesi sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanamayan çocuklar, arkadaş çevresi, reklamlar, kantindeki besinlerden etkilenerek yetersiz ve dengesiz beslenebilmektedirler. Bu da, çocuklarda obezite, bodurluk, hastalıklara karşı dirençsizlik, dikkat bozukluğu, öğrenme güçlüğü, demir eksikliği, diş çürükleri, zayıflık gibi birçok sağlık sorununa yol açabilmektedir. Ebeveynler çocuklarına iyi rol model olmalıdır. Mümkünse okul dönemi çocuklara meyve, yoğurt, ayran gibi sağlıklı ara öğünleri içeren beslenme çantası hazırlanmalıdır.
Çocukların ideal kilolarını ve sağlıklarını korumaları için nasıl bir beslenme düzeni önerebiliriz?
Çocuklar ailelerini taklit eder, bu yüzden önce ebeveynler sağlıklı beslenerek çocuklarına örnek olmalıdırlar. Ebeveynler paketli ürünler tüketirken, çocuğuna yedirmemeye çalışması pek mümkün değildir. Bizler sağlıklı tercihler yaparsak, severek yersek ve fiziksel olarak aktif olursak, çocuklarda böyle olur.
Çocukların, büyüme ve gelişimleri için tüm besin gruplarından (süt ve süt ürünleri, et-tavuk-balık-yumurta- kuru baklagiller ve yağlı tohumlar, sebze- meyve ve ekmek-tahıl grubu) çeşitli, dengeli ve yeterli beslenmeleri gerekmektedir. Okul çağı çocukları kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeğinin yanında 1-2 kez de ara öğün yapmalıdırlar. Özellikle kahvaltı, çocukların konsantrasyon, uyanıklık, anlama, öğrenme ve hafızalarına olumlu etki sağlamasıyla büyük önem taşımaktadır.
Paketli hazır gıdalar ve şekerli meşrubatlardan olabildiğince uzak durulmalıdır: bunlar, sağlığa zararları olduğu gibi çocuklarda doygunluk yaratıp günlük tüketmeleri gereken sebze, meyve ve diğer besin gruplarını tüketmemelerine neden olacaktır. Ara öğünlerde, paketli gıdalar yerine meyve, taze sıkılmış meyve suyu, süt, ayran, yoğurt gibi sağlıklı tercihlerde bulunulmalıdır. Çocuklara yemek, ödül veya yasak olarak sunulmamalıdır. Yasak konulan besinlere çocukların ilgisi artmakta ve gizli gizli yeme eğilimi göstermektedirler. Çocuklara anlayabilecekleri şekilde neden yememeleri gerektiğini, o besinin zararlarını açıklamak daha doğru bir yaklaşımdır.
Yemekler mümkün olduğunca ailecek ve yemek masasında yenmelidir. Herhangi bir aktivite (televizyon veya tablet karşısında) esnasında yemek çocuklarda bilinçsiz yemeye yani ne yediklerinin ve ne kadar yediklerinin farkına varmadan yemelerine neden olacaktır. Ayrıca, çocuklar doyduklarında daha fazla yemeleri için zorlanmamalıdır.
Çocuklar evde pişen sebze yemeklerini sevmiyor/yemiyor diye onlar için özel yemekler pişirilmemelidir, aksi takdirde çocukta sağlıklı beslenme alışkanlığı ve sofra kültürü oluşturamayız. Çocukların sebze yemeklerini yemesi için önce rol model olarak biz severek yemeliyiz, daha sonra çocukların tabaklarına tadımlık olarak koymalıyız. Çocukların bir besine alışmaları ve yemeleri için o besini 10-15 kez denemeleri gerekmektedir.
Şimdilerde salgın nedeniyle önemli olan “bağışıklık sistemi”nin güçlenmesi için hem çocuklarda hem de yetişkinlerde neler önerebiliriz?
Bağışıklık sistemi vücudumuzun savunma sistemidir. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması, hastalıklara yakalanma riskimizi düşürmektedir. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması için sağlıklı beslenmeli, tüm besin gruplarından (süt ve süt ürünleri, et-yumurta-kuru baklagiller ve yağlı tohumlar grubu, ekmek ve tahıl grubu, sebze ve meyve grubu) yeterli ve dengeli şekilde, çeşitlilik yaratarak beslenilmelidir. Vitamin ve mineraller bağışıklık sistemimizin çalışmasında etkin rol oynamaktadırlar. Özellikle narenciye, brokoli, biber, brüksel lahanası gibi C vitamininden zengin ve bitkisel yağlar (Ayçiçek, mısır, vb.) ve yağlı tohumlar (badem, fıstık, vb.) gibi E vitamininden zengin besinler tüketilmelidir. C ve E vitaminin dışında folat, A, B ve D vitaminleri, çinko, demir, selenyum gibi mineraller de bağışıklık sistemimiz için çok önemlidir. Ayrıca, hem bağırsak sağlığımızı hem de bağışıklık sistemimizi destekleyen probiyotiklere (canlı bakteri ve maya) de beslenmemizde yer vermeliyiz. Probiyotikleri takviye olarak veya yoğurt, kefir, turşu gibi fermente ürünler tüketerek beslenmemize ekleyebiliriz. Beslenme dışında düzenli uyku, fiziksel aktive ve stres kontrolü de bağışıklık sistemi için çok önemlidir.