Ümmü Gülsüm Çinici
Bir zamanlar güzel bir ormanda huzur içinde yaşayan hayvanlar varmış.
Ormandaki en yakın arkadaşlar zebralar ve zürafalarmış. Zebralar iyi niyetli, zürafalar nazikmiş.
Orman çok zenginmiş. Bol yiyecek varmış, hepsi de çok lezzetliymiş. Ormana sık sık ziyaretçiler gelirmiş. Ziyaretçilerden bazıları ormandaki çiçeklerin resmini yapar, bazıları bitkileri inceler, bazıları yiyecek toplarmış.
Hiçbir ziyaretçi, ormana zarar vermezmiş. Hayvanlar kendilerini ziyaretçilerden gizlemezlermiş.
Günlerden bir gün ormana kötü niyetli bir adam gelmiş. Neşeyle koşuşan zebraları ve zürafaları saatlerce izlemiş. Adamın bu hayvanlarla ilgili planları varmış.
Adam zengin olmak istiyormuş. Zengin olmak için zebraları ya da zürafaları kaçırıp sirklere ya da hayvanat bahçelerine satmayı düşünüyormuş. Bu hayvanları satarak elde edeceği paralarla her istediğini alabilirmiş. Bu düşüncelerle o gün akşam saatlerinde oradan ayrılmış.
Birkaç gün sonra yavru zürafa ve zebra, güneşli bir günde ormanda gezmeye çıkmış. Bir anda o adam önlerine atlamış. Yavru hayvanları ağacın arkasına gizlediği kafese zorla sokmuş ve onları kaçırmış. Yavrular avazı çıktığınca bağırmış.
Yavruların anneleri hemen koşmuş. Yavrularını ormanın biraz uzağında bir evin önünde kafeste bulmuşlar. Adam ortada yokmuş. Yavruları kurtarmak hiç de kolay değilmiş. Anneler akıllıca bir plan yapmışlar.
Gece ormandan zehirli zambak toplamışlar. Adamın kapı ve pencere önlerine zambakları koymuşlar. Üstlerine bastırıp toprağa gömmüşler. Uzaklaşıp beklemeye başlamışlar. Çok hızla büyüyen zehirli zambaklar birkaç saat içinde bütün evi sarmış.
Artık evden çıkış yokmuş. Güvenliği sağlayınca anneler yavrularını kafesten çıkarıp götürmüş. Adam zambağın dallarını koparmaya, kesmeye çalışmış, çok zorlamış ama olmamış. Sonunda pes etmiş. Kökünden sökülmedikçe dallar asla gevşemezmiş.
Adamın yiyeceği, içeceği azmış. Yalnızmış. Kafeste bir hayvan gibi hissetmiş kendini. Bunu fark edince tutsak olmanın ne kadar kötü olduğunu da anlamış. Kazdığı kuyuya kendi düşmüş.
Bir hafta sonra anne zebra ve zürafa, adamın evine gelmiş. Evin kapısındaki zehirli zambağı sökmüşler. Kökler sökülünce dallar çözülmüş ve pencereler, kapılar açılmış. Adam hem kurtulmuş hem de dersini almış.
Özgürlük herkesin hakkıdır.
Değil mi?