Uzm. Dr. Ayşe Sayılı

Ülkemizin en önde gelen ve aktif çalışan hekim örgütlerinden olan Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu geçtiğimiz Haziran ayında yapmış olduğu Genel Kurul sonucunda Yönetim Kurulu Başkanlığına Çocuk Hematolojisi Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı seçildi. Biz de hem kendisini tanımak hem de yeni dönemdeki projeleri hakkında bilgi edinmek için yeni başkanımızla ile keyifli bir röportaj yaptık.

 

Merhaba, Ailemiz Dergisi olarak ülkemizin en önde gelen ve aktif çalışan hekim örgütlerinden biri olan Kıbrıs Türk Pediatri Kurumunun yeni başkanı olarak  sizi kutluyoruz. Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz?

 

Merhaba, çok teşekkür ederim. 2006  yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniğinden çocuk hastalıkları uzmanlığı ihtisasımı aldım. İhtisas dönemim boyunca özellikle ülkemizde çeşitli kan hastalıklarının sık görülmesi nedeniyle hematoloji alanına özel bir ilgim olduğunu fark ettim. Ülkeme daha iyi hizmet edebilmek amacıyla mezuniyetimi takiben aynı üniversitede Çocuk Hematoloji alanında üst ihtisas eğitimime başladım ve 2009 yılında mezun oldum.  Çok verimli bir ihtisas dönemim olduğunu söyleyebilirim. Hematoloji  alanda çok güzel tecrübeler kazanma fırsatı buldum.

 

Kıbrıs’a döndükten sonra ilk olarak mecburi hizmet göreviyle Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesinde Çocuk kliniğinde Çocuk Hematoloji Uzmanı olarak göreve başladım. Sonrasında da yine kamu görevinde ve aynı hastanede hizmet etmeye devam ediyorum.

 

Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu aslıda aktif olarak çalışan bir örgüt. Geçmişte ne gibi faaliyetlerde bulundu?

 

Kurumumuz ülkemizde çocuk sağlığının gelişmesi ve ilerlemesi yönünde hizmet etmekte olup bundan  kıvanç ve onur duymaktadır.  Kuruluşumuzdan bu yana her yıl üyelerimizin Türkiye’deki ulusal pediatri kongrelerine katılmasına destek olduk. Her yıl ülkemizde çok sayıda konferanslar, sempozyumlar düzenledik ve çeşitli pediatri kongrelerine ev sahipliği yaptık. Uluslararası pediatri kongresine 2007 yılında Türkiye Milli Pediatri Derneği ile birlikte ev sahipliği yaparak, kongre turizminin ülkemizde başlamasına öncülük etmiş olduk. Ayrıca yurt dışında gerçekleşen ulusal kongrelere de katılarak ülkemizi temsil ettik.

 

Çocuk istismarı konusunda ülkemizde çok değerli hocalarımızın katılımıyla 2011 yılında sempozyum gerçekleştirerek onu takiben geniş katılımlı bir çalıştay düzenledik. İlk kez ülkemizde her yönüyle çocuk istismarı bu kadar etraflıca masaya yatırılarak değerlendirilmiş ve çözüm önerileri üretilmeye çalışılmıştır. Ortaya çıkan en önemli sonuçlardan birisi Çocuk İzlem Merkezi’nin kurulmasının elzem ve kaçınılmaz oluşudur.

 

Aşı çalıştayları düzenleyerek ülkemizdeki ulusal aşı takviminin güncellenmesi konularında Sağlık bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışmaktayız. İlk olarak 1 Ekim 2005’de ilgili paydaşlarla Ulusal Aşı Programımız ile ilgili workshop ve geniş katılımlı bir konferans düzenledik. Bunun  sonucunda ulusal aşı takvimimiz oluşturulmuştur. Bundan sonra her 2 yılda bir eğer varsa yeni çıkan aşıların takvime dahil edilmesi veya mevcut aşı uygulamalarında gerekli olan değişikliklerle takvimimizi güncellemekteyiz. Bu amaçla aralıklı olarak aşı çalıştayları yapıyoruz.

 

Bilimsel toplantılar yanında okul sağlığı konularında da çalışmalarımız olmuştur. Bunlar arasında obezitenin önlenmesi için okul kantinlerindeki gıda satışlarının düzenlenmesi, sağlıklı beslenmenin özendirilmesi konuları da yer almaktadır.

 

Ayrıca okullarda Çölyak taramasının yapılması konusunda Türkiye’deki Türk Pediatri Kurumu, KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Eğitim Bakanlığı ve Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu işbirliğinde, ülkemizde her ilçeden, ilkokul 1. ve 5.sınıflardan, 4000-5000 çocuk taranarak çalışma yürütüldü.  Bu konuda kamu spotu oluşturarak farkındalık yarattık. Bu hastalık toplumda %1 gibi sık görülen bir hastalıktır. Temel neden gluten hassasiyetidir.  Başlıca belirtileri  demir eksikliğine bağlı kansızlık, boy kısalığı, sindirim sistemi rahatsızlığı belirtileri ve büyüme geriliğidir. Bu konuda  farkındalık yaratmak ve ülkemizde sıklığının belirlenmesi konularında yapılan bilimsel çalışmalarda aktif görev aldık. Ayrıca Hepatit A, Hepatit B ve Su çiçeği enfeksiyon sıklığının belirlenmesi konusunda, Ulusal aşı takvimine girmeden önce toplumumuzda çocuklarda Hepatit A, Hepatit B ve Suçiçeği enfeksiyon sıklığının belirlenmesi için yapılan çalışmalarda aktif görev aldık. Yapılan bu bilimsel çalışmaları, ülkemizde gerçekleşen 56.Milli Pediatri Kongresinde özel olarak yer alan ve çeşitli ülkelerden katılımcıların bulunduğu, Uluslararası Pediatri Toplantısında, İngilizce olarak başarıyla sunduk.

 

Peki, yeni başkan ve yönetim olarak yeni dönemde ağırlık vermek istediğiniz konular neler? Yeni projeler var mı?

 

Üyelerimizle etkin şekilde çalışarak, devamında yurt dışı dernekleri ile  entegrasyonumuzu geliştirmek, çocuk hekimlerinin eğitimlerine katkı yapacak kurs, sempozyum gibi etkinlikleri çoğaltmak, ülkemizdeki çocuk sağlığı ve hakları ile ilgili konularda daha aktif rol oynamak öncelikli ve ana hedeflerimizdir. Çocuklarımızın bedensel ve ruhsal gelişimlerine katkı koyacak ve hastalıklardan korunmalarını sağlayacak tüm çalışmalara destek olmaktayız. Bu amaçla resmi makamlar, Sağlık bakanlığı ve tüm ilgili birimlerle işbirliği içinde olmak gayesindeyiz. Ayrıca çocuklarımızın sosyal haklarının savunulması ve geliştirilmesi için her türlü yasal girişim ve çalışmalarda bulunmak, en temel hedeflerimiz arasındadır.

 

Son yıllarda ülkemizde cinsel istismar vakalarında da üzücü bir artış var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Neler yapmamız gerekir?

 

Biliyoruz ki çocuklarımıza yönelik yapılan her türlü kötü muamele ihmal ve istismara girer.  Ülkemizde de istismar her anlamda yaşanmakta. Özellikle cinsel istismar çocuk haklarının ağır bir ihlalidir. Burada en önemli husus, birçok disiplinin çözüme dahil edilerek  bir arada çalışılması gerekliliğidir. Özellikle pediatri kurumlarına bu konuda önemli görevler düşmektedir. Biz uzun yıllardır konunun önemine dikkati çektik, mağdur olan çocuğun bundan sonra en az yıpranarak doğru rehabilitasyonu konusunda bilimsel yaklaşımları ortaya koyduk. Ülkemizde bunları uygulamak bugüne kadar  mümkün olamamıştır. “Çocuk İzlem Merkezi” gerekliliği artık kaçınılmazdır.  Bunu yaparken ciddi yasal düzenlemeler gerekliliği olduğu aşikardır. En başta çocuğu koruyan yasaların yetersizliği dikkati çekmektedir.  Bunun için siyasi iradeyle beraber öneminin anlaşılması ve multidisipliner harekettir.

 

İstismar konusunda erken ve doğru müdahalenin önemi ortadadır. Çocukla nasıl iletişim kurulacağı, konu ile ilgili adli süreç, istismara karşı koruyucu yaklaşımlar gibi konunun pek çok bacağı vardır.   Çocuklarımızı korumanın ve refahlarını sağlamanın ortak sorumluluk olduğu bilinciyle hareket ederek erken ve doğru müdahale için sosyal hizmetler dairesine de önemli saha görevleri düştüğünü görmekteyiz.

 

Son olarak biraz da pandemi hakkında konuşmak istiyorum. Covid 19 pandemisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de ağır bir şekilde geçti. Bu durum erişkinleri olduğu kadar çocukları da çok etkiledi. Son günlerde yeniden okulların açılması gündeme gelmeya başladı? Siz, kurum olarak, bu konuda ne düşüyorsunuz? Sizce okullar açılmalı mı?

 

Tüm   dünyada ve ülkemizde yaşanan Covid-19  pandemi sürecinde  toplum olarak zor günlerden geçiyoruz. Yaşamımızın her alanında etkisini gösteren  bu salgın  geleceğimiz olan çocuklarımızı da derinden etkilemiştir. Okulların kapanması ile sadece akademik başarı yönünden değil ayni zamanda psikososyal gelişim olarak da    son derece olumsuz   yönde etkilenmektedirler.

 

Ülkemizde salgının başlamasıyla uzaktan eğitime geçilmiştir. Ancak öğrencilerimizin uzaktan eğitime erişebilme ve sağlıklı bir  şekilde yararlanabilmelerinin istenilen düzeyde olmadığı ortadadır. Ailelerin  pandemi sürecinde yaşadıkları bir takım problemler, sosyoekonomik sorunlar, aile içi şiddet gibi durumlar da çocukların uzaktan eğitimini olumsuz etkilemektedir. Öğretmenle bire bir iletişim kuramayan, dikkati dağılan, sosyalleşemeyen,  gelişimleri zarar gören çocuklarımızın hayatında  okuldan uzak geçen iki eğitim yılı çok önemli bir süredir. Sürecin uzaması ve belirsizlik  çocuklarımızın sağlığı için  yüz yüze eğitimi bir kez daha masaya yatırmayı ve yeniden değerlendirmeyi  bir sorumluluk olarak  bizlere yüklemiştir. Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu olarak eğitime devam eden ülkelerde yaşanan tecrübeleri araştırdık. Bizde yaşanan tecrübeler de Covid-19’a yakalanan çocukların hastalığa aile içi ortamlarda yakalandıklarını ve genel olarak hafif olarak atlattıklarını göstermektedir.

 

Ülkede  Covid-19 açısından  yüksek riskli   öğretmenler  ve öğrencilerin  zaten uzaktan eğitim yaptığı   göz önüne alındığında, aşılamanın da her kesimde süratle devam etmesiyle birlikte, okulların en erken zamanda açılması için hızlıca hareket edip tüm hazırlıkları tamamlamak  gerektiği ortadadır.   Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Pediatri Akademisi, Fransız Pediatri Akademisi vb kuruluşlar, okulların açılmasının çocukların eğitim hayatları ve ruhsal gelişimleri için hayati derecede önemli olduğunu vurgulamaktadır.

 

Açılımların başlamış olduğu bu dönemde  geleceğimiz olan çocuklarımızın bir an önce okullarına dönmeleri  için yüz yüze eğitimi tekrar masaya yatırarak  okul açma hazırlıklarını tamamlayarak  iyi bir  risk yönetimi yapılabileceğini düşünmekteyiz.