Uzman Diyetisyen Selen Teksoy Tamel
Hastalığın da popüleri mi olur? diye düşünüyorsunuz eminim. Olmaz mı? Enfeksiyon hastalıkları bütün dünyada önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olabilmektedir. Bu da enfeksiyon hastalıklarının popüler yapmaya yeter diye düşünüyorum. En sonuncusu ve en popüleri de covid-19 oldu. Son döneme bomba gibi düştü.
Akut veya zamana yayılmış komplikasyonlarla birlikte gelişerek hayati risk oluşturabilen ciddi hastalık gruplarından biri enfeksiyon hastalıklarıdır. Enfeksiyon hastalıkları virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitlere bağlı olarak gelişebilmektedir.
Enfeksiyon Hastalıklarında Korunmada Genel Öneriler:
- Enfekte kişiler ile mümkün olduğunca az temasta bulunulmalı,
- Öksürük, burun akıntısı olan ve maske takan kişiler ile uygun mesafe korunmalı,
- Eller düzenli bir şekilde yıkanmalı,
- Salgın ve/ veya mevsimsel enfeksiyon hastalıkları durumlarında kişiler arasında sosyal mesafe korunmalı, maske kullanılmalı,
- Gerekmedikçe kalabalık ortamlardan kaçınılmalı,
- Her kişinin ayrı bir havlusu olmalı ve el hijyenine özen gösterilmeli,
- Araç ve gereçlerin ortak kullanımı engellenmeli,
- Yapılan diyet veya hızlı kilo verme programları varsa bırakılmalı (aslında yaşam kalitesi olumsuz yönde etkileyebilecek ve sürdürülebilir olmayan bir beslenme programı veya bireyin bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyecek olan bu tarz programlar yaşamın hiçbir döneminde önerilmemektedir.)
- Yoğun ve uzun süren egzersiz öncesinde, egzersiz ile ilişkili immün sistemin baskılanmasının engellenmesi için yeterli beslenmeli (uygun karbonhidrat, protein alımı vb)
- Her gün en az 8 saat uyku uyumalı,
- Yaşam stresi minimum düzeyde tutulmalı.
BESLENME ÖNERİLERİ:
Yaşamın her döneminde olduğu gibi enfeksiyon hastalıklarında da yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır.
- Beş besin grubunun (süt ve süt ürünleri grubu, et, yumurta, kuru baklagil grubu, sebze ve meyve grubu, tahıl grubu ve yağlar ve şekerler) içerdiği besin ögelerinden yeterli ve dengeli miktarda alınmalıdır. Günde mevsimine uygun en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu tüketim 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze olmalıdır.
- Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi önemlidir. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmaktadır. E vitaminin iyi kaynakları yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve fındık, ceviz gibi yağlı tohumlardır. Günlük olarak mevsimine uygun 3 porsiyon sebze, 15-20 adet fındık (30 gr) veya 5-6 adet ceviz (30gr) ve haftada 2-3 defa kuru baklagil (mercimek, kuru fasulye, nohut) tüketilmelidir.
- Bağışıklık sisteminde D vitamini de önemli rol oynamaktadır. D vitamini güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir. Özellikle kış mevsimde havanın güneşli olduğu zamanlarda mümkün olduğunca güneşten faydalanılmalıdır. Güneşten faydalanmanın mümkün olmadığı hallerde doktorunuzun uygun gördüğü durumlarda besin desteği olarak D vitamini alınabilir. Besinlere bakacak olursak en çok D vitamini balıkta bulunmaktadır. Balık beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmedir.
- Ayrıca prebiyotik besinler, sebzeler (pırasa, yer elması, bamya, enginar, kereviz, soğan, sarımsak, kuşkonmaz ) kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye), tam tahıllar (tam buğday, yulaf, arpa, kepekli pirinç), yağlı tohumlar (ceviz, badem,- fındık), meyveler (zeytin, muz, çilek, elma) ve probiyotik ürünler kefir, yoğurt, ayran, boza, tarhana, şalgam suyu, turşular (şalgam suyu ve turşu gibi çok tuzlu gıda tüketiminde yüksek tansiyon hastaları dikkat etmelidirler) bağışıklık sistemini olumlu etkilerler.
- Vücut ağırlığı kontrolünün sağlanması bu noktada da büyük önem taşımaktadır.
- Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Sıvı alımınızın yeterli olup olmadığını anlamanın en güzel yolu idrar renginizdir.
- Gıda güvenliğine dikkat edilmelidir. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütünün önerilerine göre sebze ve meyveler normal durumlardaki gibi yıkanmalıdır. Dokunmadan önce eller su ve sabunla yıkanmalıdır. Sonrasında özellikle çiğ yeneceklerse temiz su ile yıkanmalıdır.
- Dünya Sağlık Örgütünün alışverişler için önerileri ise şu şekildedir: sosyal mesafe korunmalı, eller göz, ağız ve buruna dokundurulmamalıdır. Mümkünse ellerinizi market arabası veya sepetlerine dokunmadan dezenfekte ediniz, Eve geldiğinizde ve aldıklarınızı yerleştirdikten sonra ellerinizi yıkayınız.