Eğitim Uzmanı ve Danışmanı
Ayşe Hunat Öztoprak
Artık eğitimsel olarak, eski sisteme veya bilinen normale geçişin mümkün olmadığını düşünüyorum. Geçtiğimiz iki yılı heyecanla eğitimin nereye doğru evrileceğini gözlemleyerek geçirdim. Su akar yolunu bulurdan yola çıkarak öğrencilerin ve velilerin kendilerine uyanı, yani olabilir gerçekliği okullardan talep edişini izledim. Bazı ülkeler sonuç aldı ilerleme katetti bazıları ayak uydurmakta zorlandı ve halen zorlanıyor. Oradan size nasıl gözüküyor gelişim?
Online eğitimin, geleceğin eğitim sistemi olduğu düşüncesini sınayarak aslında küçük yaş gruplarına uygun olmadığını deneyimledik. Bu alanın geliştirilmesine gerek olduğu kanısındayım ancak tamamıyla penceren dışarı atmıyoruz, sadece şu haliyle küçük yaş gruplarının dokunarak, hissederek ve yaşayarak öğrenme ihtiyaçlarına henüz cevap verecek durumda olmadığını kanıtladık.
Öbür yandan büyük yaş grupları ile uyum sağladığını düşünüyorum. Okulların sunduğu sosyal ve duygusal gelişimi pek tatmin etmemesi dışında bir müddet daha etkisini görebileceğimiz pandemi koşulları içerisinde verilen eğitimsel zarar küçük yaş gruplarında olduğu kadar olmadı.
Bu dönemin yeni olmasa da parlamakta olan yıldızı ters yüz eğitim dikkatleri üzerine çekti.
Okulların yapısal olarak değişim göstermesini canı gönülden istediğim yönde orta yolu bulan bir yaklaşım olarak göze çarptı.
Öğrencinin kendi zamanını programlamak zorunda kalacağı ve öğreniminin sorumluluğunu üstleneceği bir disiplin içerisinde olması başlı başına benim ilgimi çeken özelliği.
Okul çatısı altında deneyim kazanma ve öğrenmenin tecrübelerle gerçekleştirilmesini sağlarken sosyal ve duygusal alanın da desteklenebilmesi ise artı bir değer.
Küçük gruplar halinde gerçekleştirildiğinde ise günümüz koşullarına son derece uygun ve bildiğimizden çok daha yüksek düzeyde öğrenmenin gerçekleştirilmesini mümkün kılıyor. Halen küçük yaş gruplarına uygun olmayabileceği kanaatindeyim ama ileriki sınıflarda kendilerini nasıl bir öğrenmenin beklediğini bilen öğrencilerin ve sınıfını ters yüz eğitime hazırlamakla yükümlü öğretmenlerin bakış açısını değiştirmeye zorlayacağını umuyorum.
Evrim öğretmenlerden başlayacak…
O halde modern sınıfların en heyecan verici gelişmesi olarak gördüğüm ters yüz öğrenme üzerinde biraz bilgi sahibi olalım.
Ters yüz eğitim, sınıf içi öğrenmenin küçük grup etkinlikleri ve bireysel ilgi ile sağlanacağı fikrinden yola çıkar.
Öğretmenler ders materyallerini ve sunumları, öğrencilerin evde veya kendi istedikleri zamanlarda izleyebilecekleri şekilde temin ederek ön hazırlık imkanı sunar.
Sınıf zamanında ise aktif öğrenmeye öncelik verilir.
Ters yüz denmesinin sebebi, alışılan eğitim sistemlerinde ders anlatımının sınıfta gerçekleşmesi ve ödevlerin eve öğrencinin tek başına veya çoğumuzun da bildiği gibi aile desteği ile tamamlayabileceği şekilde gönderilmesinin önüne geçilmesi ve aksi bir oluşuma etken olması.
Açıkçası ana akım eğitim koşullarında çocuklarımızın eksikliklerini evde ödev takibi yapan veliler daha iyi biliyor. Ters yüz eğitim söz konusu olduğunda ise öğretmen her daim sınıfındaki çocukların eksikliklerini birebir takip edebiliyor çünkü ödevler, sunumlar veya projeler kendi gözetiminde yapılırken eksiklikleri görebilme şansı yakalıyor. Pasif anlatımın ötesine geçiyor öğretmen.
Kendi görüşüme göre ters yüz eğitim aktif katılım için öğrenme ortamları yaratma fırsatları sunuyor. Öğretmenin yaratıcılığını da geliştirirken anlat-dinle tekniğinden (ki bu bir teknik değil, her seferinde söylüyorum) bireysel öğrenmenin merkeze alındığı bir pedogojik yaklaşıma dönüşüyor. Öğretmen, öğrencilerin kavramları uygulayarak öğrendikleri dinamik ve bol etkileşimli bir öğrenme ortamı yaratarak öğrenime rehberlik ediyor.
Daha az otur dinle daha çok yap öğren
Öğrenciler ders öncesi kendilerine temin edilen materyaller vasıtası ile konuya aşina geliyorlar sınıfa ve arkadaşları ile birlikte anlayışlarını pekiştiriyorlar.
Çocuklar çocuklardan öğrenir, birlikte sorunları çözerken veya yeni kavramları uygularken yaparak öğrenim gerçekleşiyor.
Ters yüz sınıflarda sınıf zamanı öğrenciler ve öğretmenler için daha eğlenceli, üretken ve ilgi çekici oluyor.
Ayrıca sınıf içerisindeki seviye farklılıklarından doğan sıkılma veya soru sorma çekincesi ortadan kalkıyor.
Ters yüz eğitim ileri düzeydeki öğrencilere kendi seviyelerine uygun çalışma özgürlüğü verirken zorluk çeken öğrencilere öğretmenin daha çok vakit ayırabilmesini mümkün kılıyor, geri bildirim için fırsat doğuyor.
Sınıf zamanı uygulamalı çalışma ve eleştirel düşünmeye vakit yarattığından öğretmenler bir öğrencinin ne kadar anladığını anlamak için sınav sonuçlarını beklemek zorunda kalmıyor.
Bilgi boşlukları daha kolay tespit ediliyor ve gerçek zamanlı olarak ele alınmaları sağlanıyor.
Çocukların motivasyonlarında artış görülüyor, ön bilgi ile gelinen sınıflarda öğrenciler kendilerini katılım sağlamak için hazır hissediyor ve başardıkça özgüvenleri artıyor.
Alınan ders notlarındaki artış ters yüz eğitimin başarısını gözler önüne seriyor. Öğrenciler derinlemesine öğrenebiliyor ve ihtiyaç halinde geri dönüp ders anlatımlarını tekrar tekrar seyredebiliyorlar.
Kıbrısımızda ters yüz eğitim ise ilgili, kendinde ve öğrencilerinin eğitiminde fark yaratmak isteyen eğitimcilerce kullanılıyor ancak özel çabaların ötesine geçip bir okul görüşü olarak karşımıza henüz çıkmadı.
GİGEM’de başlatılan A-Level ve IGCSE Matematik dersleri ters yüz eğitim ile gençlerimizin öğrenimlerine katkı koymayı hedefliyor.
Matematik öğretmeni olan Mister B’nin paylaşıma sunduğu 350’den fazla matematik anlatım videosu uzun yıllar süren emeğinin sonucu.
Yapılan tüm çalışmaların amacı ise çok daha güçlü bir öğrenme topluluğu yaratarak geleceğimiz olan çocuklarımızın kendileri hakkında olumlu algı oluşturmalarını sağlayarak başarılarına katkı koymak.