Anna Kibelana
Bir zamanlar ormanlar kralı korkusuz bir aslan varmış. Aslan öyle güçlü, öyle havalıymış ki kimseler yanına yaklaşamazmış.
Aslan önceleri çok tedbirliymiş ve akıllıca hareket edermiş. Tehlikeyi erkenden fark eder; çukurları, tuzakları tek hamlede geçermiş. Aslanın korkusuzluğu ve akıllılığı dilden dile dolaşırmış. Ormandaki herkes bu özellikleriyle aslana hayranmış.
Zamanla aslanın korkusuzluğu zorbalığa dönüşmüş. Herkesi aşağılamaya, eziyet etmeye başlamış. Artık ona hayran olan, saygı duyan kalmamış.
Aslan çok kibirli ve merhametsizmiş. Gün geçtikçe, kendini daha da büyük görmeye başlamış. Tedbiri elden bırakmış, gözünün önündeki tehlikeyi dahi göremez hale gelmiş.
Yine ormanda gezmeye çıktığı bir gün, aslan bir çukura düşmüş. Bu çukur, avcıların kurduğu bir tuzakmış. Aslan o tuzaktan kurtulamamış. Ormandaki hayvanlar, saklandıkları yerlerden avcıların aslanı götürmesini sessizce izlemiş. Hepsi ona çok kırgınmış, avcılara kızsalar da hiçbiri onu kurtarmaya çalışmamış. Aslan kapatıldığı kafeste, her şeyden habersiz baygın yatıyormuş.
Aslan gözlerini karanlık bir yerde açmış. Bir süre sonra az da olsa görmeye başlamış. Bir kafesteymiş. Etrafında kendi gibi kafeslere kapatılmış başka hayvanlar da varmış. Maymunlar, papağanlar, sincaplar hatta yılan bile varmış orada. Kimisi hareketsiz bir şekilde yatıyor, kimisi umutsuzca etrafı izliyormuş. Aslan buraya nasıl geldiğini anlamaya çalışmış. Ormandaki gezintisini ve birden düştüğü çukuru hatırlamış. Çukurdan kurtulmaya fırsatı olmamış ama kafesten kurtulmaya çalışmış. Parmaklıklara tüm gücüyle defalarca vurmuş. Bütün kemikleri sızlamış ama kafes sadece biraz sallanmış o kadar.
Tam bu sırada bir adam elinde yiyeceklerle çıkagelmiş. Elindekileri kafeslere az az paylaştırıp gitmiş. Aslanın da içinde olduğu gemi günlerce yol almış. Sonunda, gemi bir limana varmış. Aslan gemiden indirilmiş. Hava biraz soğukmuş. Aslan nerede olduğunu bilmiyormuş ama ormanından çok uzaklaştığını tahmin ediyormuş.
Aslan ormandaki kendini beğenmiş hallerine, dikkatsizliğine ve diğer hayvanlara karşı kötü davranışlarına çok pişman olmuş.
Aslan bir hayvanat bahçesine getirilmiş. Aslan soğuktan titriyormuş. Onu hızlıca kafesten yeni evine geçirmişler. Camdan ev sıcakmış. Aslan birkaç gün ilk kez gördüğü bembeyaz karı dikkatle izlemiş. Ve bir gün çocuklar onu ziyarete gelmiş. Ona kardan toplar yapıp atmışlar. Aslan, her defasında cama çarpan kartoplarını kükreyerek karşılamış.
Zamanla buradaki yeni evine, hayatına, kara alışmış ama ormanını hiç unutmamış.
Gökten üç kar tanesi düşmüş. Biri çam ağacının yaprağına, biri yavru penguenin yanağına, biri de kardan adamın havuçtan burnuna…