Gelişim Psikoloğu
Hatice Özoğluöz
Neden Oyun Grubu?
Ah bu şimdiki çocuklar! Hiç bizim çocukluğumuza benzemiyorlar, değil mi? Artık sokakta oynamıyorlar, çünkü tehlikeli; artık toprağa dokunmuyorlar, çünkü kirlenirler; artık evden çıkmak istemiyorlar, çünkü ev, hem güvenli hem de elektronik aletler sayesinde eğlenceli.
Çocuklukları da bizden farklı değil mi?
Neredeyse hayatlarının iki yılını evde geçiren bir nesil. Bilimsel araştırmalarda yeni kullanılmaya başlanan terimi ile, Pandemi Jenerasyonu.
Araştırmalara göre, sosyal izolasyon, iletişim eksikliği, duyusal anlamda zengin bir çevreden yoksun büyümek ve bakım verenlerin, dış dünyaya kaygı ve korku içinde yaklaşmaları, çocukların gelişim süreçlerini etkiledi. Özellikle, karantina ve sosyal izolasyon uygulamaları bebeklerin akranları ile düzenli oyun oynamamasına ve oyun alanlarına gidemedikleri için kaba motor ve iletişim becerilerinin geride kalmalarına neden olduğu tahmin ediliyor (Nature, 2022). Bu araştırmalar elbette daha çok yeni, dolayısı ile pandeminin, bu jenerasyon üzerindeki etkilerini ilerde daha net göreceğiz.
Bir gelişim psikoloğu olarak; küçük sorunlar, büyük problemlere dönüşmeden koruyucu, önleyici ve müdahale edici çalışmalar yapmanın çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Bu sebeple, erken çocukluk döneminde ebeveynlere ve çocuklara ulaşmak için oyun grupları düzenlemeye karar verdim.
Oyun Grupları
Henüz okula başlamamış, ailesinden ve ya bakım verenlerinden ayrılmamış çocukların katılımı ile oluşturulan; düzenli ve içeriği esnek oyun saatleridir.
Çocuklara küçük yaşlarda sosyalleşmeyi, öğrenmeyi, fiziksel ve duygusal gelişimi desteleme imkanı sağlarken, ebeveynlerin katılımı ile bilgi ve deneyim paylaşma amacı taşır.
Oyun gruplarında ebeveyn, aktif katılım sağlar.
90 dakikalık oyun grubu neyi geliştirebilir ki? Oyun Gruplarına gerek var mı?
Oyun grupları, çocuklara ‘kendisinin sevilen ve değerli, ebeveynin güvenilir ve sevgi dolu; dünyanın düzenli, güvenilir, merak uyandıran bir yer’ olduğuna dair bir mesaj verir. Bu mesajı; oyun grubunu her hafta aynı gün ve saatte gerçekleştirerek ve ebeveynlerin aktif katılımını sağlayarak; çocukları için güvenilir, eğlenceli ve sevgi dolu bir ortam yaratmalarına olanak sağlayarak verir. Böylece, ebeveyn ve çocuk arasındaki bağı güçlendirirken, arkadaşlarıyla sosyalleşme imkanı bulmasına katkıda bulunur.
Her çocuk farklıdır, her çocuğun ihtiyacı da farklıdır. Bu nedenle, yapılandırılmış, kuralları olan bir oyun yerine çocuğun ihtiyaçlarının fark edilmesi ve ihtiyaçlara uygun esneklikte olmak çok önemlidir.
Bazı çocuklar topu kutuya atmak ister, bazıları topu kutudan almak. Her iki ihtiyacı da kabul etmek ve eğlenmek yeterli.
Oyun grupları, yaşantısal bir deneyim sunar. Daha önce yaşadığımız sorunlara değil, bu güne, o an yaşadığımız deneyime odaklanır. Böylece, sıra beklemek, arkadaş edinmek, kendi sınırlarını korumak, paylaşmak ve küçük sorunlara yeni bir anlam bulmak, hedeflenir.
Oyun gruplarında duyusal çalışmalara çok önem verilir. Çünkü, erken bebeklik döneminden itibaren tüm duyuları kapsayan deneyimler sunmak sağlıklı gelişim için çok önemlidir.
Özellikle dokunma duyusunun kullanıldığı oyunlar, yetişkinin gelişimi destekleyici dokunuşlarıyla birlikte, çocuk ve yetişkin arasındaki bağ güçlenir.
Kullandığımız ürünleri düşünelim çoğu plastik, çoğunun dokusu ve dokunduğumuzda hissettiğimiz his aynı. Tahta, metal, kumaş, traş köpüğü gibi materyallerin hissettirdiği his de, aynı mı?
Doğadan uzaklaştığımız, apartmanlar arasında kaldığımız bu zamanlarda; oyun gruplarında hedeflenen, daha az karşılaştığımız materyalleri daha sık deneyimlemek ve çocuğun duyusal kapasitesini desteklemektir.
Oyun gruplarına gerek var mı sorusunun cevabına gelecek olursak; doğa ile temas kurduğumuzda aslında duyusal oyun oynamış oluyoruz. Yıllar içinde şehirleşmenin etkisiyle çocukların beyin gelişimine çok destek olan duyusal oyunları, oynama imkanı bulmakta zorlandıklarını fark ediyorum. Bu ihtiyacı karşılamak adına, oyun gruplarında duyusal oyunlara önem veriyorum. Duyusal oyunlar sayesinde çocuğun kendisiyle ilgili farkındalığı artar, kendini düzenleme ve sakinleştirme becerisi gelişir.
Tüm bunların yanında, akran iletişimi artar ve ilişki kurma becerileri gelişir. Bu oyunlar sırasında en önem verdiğimiz noktalardan biri, karşılıklı eğlenceli zaman geçirmek ve paylaşılan neşedir. Gülmek, ortak keyif ve heyecan duygusu, stresi ve gerginliği azaltır.
Play Date nedir?
Play Date programı; bir çok oyun yaklaşımını içinde bulunduran bir oyun grubudur.
Alternatif okul öncesi yaklaşımları (Montessori, Waldorf), sanat terapisi, Theraplay (bağlanma odaklı aile oyun terapisi), oyun terapisi yaklaşımlarından; sanat ve bilim içerikli aktiviteler, müzik, ritim çalışmalarından temel alan yarı yapılandırılmış bir programdır.
Play Date içinde iki farklı program vardır.
15 – 18 ve 18 – 24 aylık bebekler için hazırladığımız ‘Babies’ programında; ebeveynin oyun grubuna aktif olarak katıldığı bir programdır.
Burada temel amacımız; ebeveyn – bebek ilişkisine ve güvenli bağ oluşumuna destek olmaktır.
Program, yaş grubuna özel olarak, çocukların bulunduğu gelişim dönemi düşünülerek hazırlandı.
24 – 36 ve 36 – 42 aylık çocuklarımız için oluşturduğumuz programda, öncelikle ebeveyn ile görüşüyoruz, tanışıyoruz.
Çocuklar hakkında temel bilgileri alıp, programı düzenlerken bu bilgilerden yararlanıyoruz.
Oyun grubu sırasında çocuklar, ebeveynleriyle güvenli bir ayrılık yaşadıktan sonra ortamı keşfetmeye ve yeni kişilerle ilişki kurmaya başlıyor.
4 hafta boyunca, her hafta aynı gün ve saatte, aynı çocuklar buluşuyor.
4 hafta sonunda, yeniden bir ebeveyn toplantısı yapıyoruz ve oyun grubunun etkilerini ve gözlemlerimizi değerlendiriyoruz.
Ne oluyor bu 90 dakika içinde?
Ebeveynler, çocuklar için güvenli bir üs sağlarken, aynı zamanda çocukların ortamı keşfetmesi, çabalaması için cesaretlendiren bir yaklaşımda olması çocukların kendini yeterli hissetmesi ile yakından ilişkilidir.
90 dakika; karşılama, tanışma ve ısınma ile başlar. Daha sonra, herkesin birbirini tanıyacağı, günün anlam ve öneminin konuşulduğu bir çember saati düzenlenir.
Oyun grubunda neler yapılacağını bilmek, yabancı ortama ilk defa giren çocukların kaygılarını azaltır. Daha sonra, sıra ile aktivitelere başlanır.
Oyun türlerine göre; doğru ve yanlışın olmadığı açık uçlu oyunlar, bir görevin olduğu kapalı uçlu oyunlar, duyuları harekete geçiren duyusal oyunlar ve ya açık uçlu malzemeler kullanılarak oynanan oyunlar arasından aktiviteler belirlenir.
Oyunlar sırasında, iletişimi sürdürerek, dil gelişimine; ince motor kaslarını kullanarak, parmak kaslarının gelişimine ve müzik – ritim çalışmaları yaparak duyduğumuzu, motor kaslarımızı kullanarak uygulama becerilerine destek olmayı hedefliyoruz. 90 dakikayı, bir grup hareketi ve ya veda konuşması ile sonlandırıyoruz.
Oyun oynarken dikkat etmemiz gereken birkaç küçük nokta ile yazımı sonlandırmak istiyorum.
Oyun, özellikle renkleri, sayıları ve hayat dersleri vermek için kullanıldığında; çocuklar bunu fark eder.
Örneğin, ‘küçük ayıcık şimdi özür mü dileyecek, bardağı kırdığı için’ gibi bir mesaj, oyunda uyumu bozar. Çünkü bu mesaj; ebeveyni öğretmen veya bir otorite figürü, çocuğu öğrenci konumuna koyar. Eğlenceli olmaz ve çocuklar oyunu bırakabilir. Elbette oyun sırasında bir çok beceri kazanıyoruz ama bu becerileri kazandırırken çocuğun lider olduğu, keyif aldığı ve keşfettiği bir ortam oluşturmak çok önemli.
Her oyuncağın bir işlevi olmasına gerek yok; güneş mavi olabilir, arabalar uçabilir veya kutunun dışında oynamak isteyebiliriz.
Yaratıcılığımız; özgürce oynadığımızda gelişir, kirlendiğimizde ve dağıttığımızda. Oyun konusunda uzman olan çocuklar, onların hızına uyum sağlamak, bizi yönlendirmelerine izin vermek ve en temelde keyif almaya çalışmak çok önemli.
Play Date Oyun Grubu; okul değildir, biz de öğretmen değiliz. Keyif alarak, keşfederek öğrenmek, eğlenmek, gülmek ve gelişmek için sizleri, bizimle oynamaya bekleriz.
Referans:
The COVID generation: how is the pandemic affecting kids’ brains? Melinda Wenner Moyer (ocak, 2022)
https://www.nature.com/articles/d41586-022-00027-4