Temiz Atık Derneği Başkanı
Esra Kara
İşte bu sorunun cevabını aramak için Kantar Public tarafından Eylül – 2021’de bir anket düzenleniyor ve İngiltere, ABD, Polonya, Hollanda, İspanya, Almanya, Fransa, Yeni Zelanda ve Singapur’dan 9 bin kişiye iklim krizi, krizin yaşayanlar üzerindeki etkileri ve insan alışkanlıkları üzerine sorular soruluyor.
İklim krizinden kaynaklı endişe duyduğunu belirten çoğunluk anketin %78’ini oluşturuyor.
Ankete katılanların neredeyse yarısı ise (%48) gündelik alışkanlıklarını değiştirmenin bir gereği olmadığını söylüyor.
Bu demek oluyor ki hem iklim krizinden endişe duyuyoruz hem de nasıl biliyorsak öyle yaşıyoruz.
Daha katı çevre kurallarını ve bu bağlamda yapılacak yeni düzenlemeleri kabul edeceğini belirten %78 oranındaki kesim, bununla bağlantılı benzer sorulara ise tamamen tezat cevaplar veriyor. Şöyle ki:
- Petrol yakıtlı araçlar yasaklanmalı diyenlerin oranı %17
- Daha az hayvansal gıda (et) tüketilmeli diyenlerin oranı %18
- Çevre dostu olmayan ürünlerin tüketimi azaltılmalı diyenlerin oranı %23
- Toplu taşıma araçları tercih edilmeli diyenlerin oranı %25
- Tarımsal alanda radikal değişiklikler yapılmalı diyenlerin oranı %24
- İnsanların harcadığı enerji miktarı azaltılmalı diyenlerin oranı %32
- Uçakla ulaşım azaltılmalı diyenlerin oranı %23
- Lokal ürünlerin tüketimi artmalı diyenlerin oranı %33
- Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanılmalı diyenlerin oranı %45
- Enerji verimli binalar inşa edilmeli diyenlerin oranı %47
- Nesli tükenmekte olan hayvanların yaşam alanı korunmalı diyenlerin oranı %54
- Ormansızlaşmanın önüne geçilmeli diyenlerin oranı %54
- İsraf azaltılmalı ve geri dönüşüm arttırılmalı diyenlerin oranı %57
Yukarıdaki anket sonuçlarından yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; “Benim hayatımda yapmayı kabul ettiğim değişiklikler, iklim krizinin önüne geçebilmek için çok da etkili değil. Ben değil, hükümetim bu konuda bir şey yapsın” diyoruz. Peki yapsın. Yapsın ama nasıl yapsın?
Hükümet:
“Petrol yakıtlı araçları yasaklıyorum” dese, hayır diyeceğiz.
“Çevre dostu olmayan ürünlerin üretiminde kısıtlama getiriyorum” dese, hayır diyeceğiz.
“Daha az et tüketeceksiniz, tarım alanları tarım için kullanılacak, yediğiniz koyunun otlaması için değil” dese, hayır diyeceğiz.
“Toplu taşıma araçlarını tercih etmeyenlere arabayla ulaşım için caydırıcı önlemler alacağım” dese, hayır diyeceğiz.
“Enerji miktarını azaltacaksınız, elektriğe, suya, doğalgaza zam yapacağım” dese, hayır diyeceğiz.
Peki neye evet diyeceğiz? Bu tezatlığı yaşıyoruz hepimiz.
Bizler:
“Daha iyi bir dünya olsun, hükümetler bir şey yapsın, kimse benden bir şey beklemesin” diyoruz.
“Geri dönüşüm yapılsın, daha çok ağaç dikilsin, enerji verimli binalar inşa edilsin vb.” diyoruz.
Başkalarından ya da hükümetlerden beklediklerimiz bunlar. Öyle olmuyor işte… Hükümet daha katı çevre kurallarını getirecekse ya o kurallara uyacağız ya kendimizde değişiklikler yapacağız. Seçim bizim.