Eğitim Uzmanı ve Danışmanı
Ayşe Hunat Öztoprak
1.Dünya Savaşı bitiminde, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Antlaşması ile İstanbul, İzmir ve diğer Osmanlı toprakları, Britanya İmparatorluğu, Fransa ve Rusya’dan oluşan İtilaf Devletlerince işgal edilmişti. Osmanlı İmparatorluğunun fiilen sona erdiği ve Türk Ulusal Hareketinin doğmasına neden olan olaylar, Çanakkale Savaşında öne çıkan isimlerden biri olan Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, Misak-i Milli sınırları içerisinde kalan ülke topraklarının bütünlüğünü korumaya yönelikti.
Kurtuluş Savaşı 1919-1922 yılları arasında gerçekleştirilen çok cepheli askeri ve siyasi bir mücadeledir. Batı Anadolu’da İtilaf Devletlerince harekete geçirilen Yunan ordusuna, güneyde Fransız ordusuna, doğuda Ermenistan kuvvetlerine karşı savaşılmıştır.
Ülkeyi kurtarmanın yollarını arayan Mustafa Kemal Paşa, IX.Ordu Müfettişi sıfatıyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında yurt çapında gerçekleştirlecek direnişin kıvılcımlarını ateşledi. Kongreler düzenleyerek, halkı manen savaşa hazırlayarak ve askeri direnişi örgütleyerek düşman askerlerinin yenilgiye uğratılmasına ve 1922’de kalıcı bir zafere ulaşılmasına neden oldu.
100 yıl önce 30 Ağustos günü Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen Büyük Taaruz, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Atatürk’ün başkomutanlığında gerçekleştiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taaruz, İzmir’in Yunan işgalinden kurtulması ile sonlanır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha ileri bir tarihte gerçekleşmesine karşın 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
Savaşa katılan Türk ordusunun asker sayısı 207 bin civarında iken, Yunan askeri sayısı yaklaşık 225 bindi. Yunan ordusunun silah ve cephane konusunda Türk ordusuna kıyasla sayıca üstünlüğü bulunuyordu. Hava desteğinde ise Türk ordusunun gücü, karşısındaki orduya göre oldukça zayıftı. Büyük Taarruz Mustafa Kemal yönetiminde 26 Ağustos gecesi Afyon’da başladı ve 1 Eylül’de Uşak’ın, 2 Eylül’de Eskişehir’in, 6 Eylül’de Balıkesir ve Bilecik’in, 7 Eylül’de Aydın’ın, 8 Eylül’de Manisa’nın ve 9 Eylül İzmir’in geri alınması ile birlikte Anadolu toprakları işgalden kurtarıldı.
İlk kez 1924 yılında Afyon’da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye’de 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Zaferin elde edilişinden sonra ilk kutlamanın iki yıl sonra gerçekleştirilmesinin sebebi ise 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun had safhada olmasıdır. Milli ruhun canlı tutulmasının öneminin vurgulandığı kutlamalara 1960’lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır. 30 Ağustos, Türkiye’de askeri okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları, tüm subay ve astsubay rütbe değişikliklerinin gerçekleştirilediği gün olmuştur.
Zafer bayramı uzun yıllar Genelkurmay Başkanı’nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlanmış ancak 2011 yılından itibaren değiştirilmiştir.
Nazım Hikmet Büyük Taarruz Zaferi’nin başlangıcını şiirinde şu sözlerle ifade eder;
“Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu. Paşalar: “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı.”
Milli birlik ve beraberliğimizi pekiştiren 30 Ağustos Zafer Bayramı her yıl çeşitli etkinliklerle Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kutlanmaktadır.