Batık Gemi

Anna Kibelana

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir batık gemi varmış.

 

Bu batık gemiyi eski bir denizci yapmış ve onun yaşadığı yer bir deniz dibi değilmiş. Bir akvaryummuş.

 

Bizim batık geminin pek çok hayali varmış. Kendisi akvaryuma sığsa da hayalleri asla sığmazmış. Denizcilerin anlattığı büyük denizlerde dalgalarla dans ettiğini, fırtınalarda parçalanmamak için mücadele verdiğini, dünyayı bir baştan diğer başa gezdiğini, okyanustan okyanusa geçtiğini hayal edermiş.

 

Batık gemi bütün gün akvaryumdaki balıklara hayallerini anlatırmış. Anlatırken çok heyecanlanır, hayallerindeki serüvenleri adeta yaşarmış.

 

Akşam olunca sohbetler biter, balıklar kendi köşelerine çekilirmiş. Batık gemi hem biten serüvenlerin hem de yanından ayrılan arkadaşlarının ardından hüzünlenirmiş.

 

Gemiciğin üzeri sık sık hafif kaygan bir tabakayla kaplanırmış. Gemi kendini yapış yapış hissedermiş. Gemicik bu kaygan tabakadan, kirli olmaktan hiç hoşlanmazmış.

 

Akvaryumun sahibi olan çocuk, her hafta dikkatlice akvaryumu temizlermiş. Yıkanma günlerinde gemicik çok mutlu olurmuş.

 

Yıkanma işlemi bir maceraymış. Küçük balıklar, kendileri gibi küçük bir cam kavanoza alınırmış. Sadece akvaryumun içi, küçük bir denizatı ve batık gemi özenle yıkanırmış.

 

Küçük balıklar yer değiştirirken rahatsız olurmuş. Banyo günleri yaklaşınca kendi aralarında söylenmeye başlarlarmış. Ama akan suyun altında durmak batık gemiye kendini temiz ve özel hissettirirmiş.

 

Günlerden bir gün akvaryumun sahibi, akvaryuma bir deniz kenarından topladığı deniz kabuklarını getirmiş. Akvaryumun yeni misafirleri arasında okyanusları görmüş, büyük denizleri gezmiş, bir deniz kabuğu da varmış.

 

Batık gemi onu izliyor, anlattıklarını dikkatle dinliyormuş. Gezgin deniz kabuğu, okyanuslardaki fırtınalardan, depremlerden, büyük balıkların maceralı av gezilerinden bahsederken gemicik kendi haline üzülüyormuş.

 

Batık gemi, en çok gemilerin hikayelerini dinlemekten zevk alıyormuş. Denizlerdeki batık gemilerin çamurlar içinde, tortular altında olduğunu öğrenmiş. Önceleri akvaryumdaki hayatından biraz şikâyetçi olan batık gemicik, artık hiç şikâyet etmiyormuş.

 

Deniz kabuklarının gelişinden sonra gemicik banyo günlerini sabırsızlıkla bekliyor, yıkanıp temizlendikçe keyifleniyormuş. Çünkü batık gemi, bir akvaryumda yaşamanın minik bir batık gemi için çok konforlu ve özel olduğunu fark etmiş.

 

Akvaryumda yaşasa da, denizde gezen bir gemi olarak kurduğu hayalleri hayatından çıkarmamış. Dostlarıyla yaptıkları sohbetlerin birinci konusu yine denizlermiş.

 

Batık gemi hayattaymış, temizmiş. Dostlarıyla bir aradaymış. Hayaller kurabiliyormuş. Yani o pek çok şeye sahipmiş.

 

Gökten üç şükür düşmüş. Biri kişinin kendi varlığına, biri dostların varlığına, biri de herkesin sağlığına…