Temiz Atık Derneği Başkanı
Esra Kara
Bilim insanları iklim krizinin ruh sağlığına zarar verdiği konusunda bizleri yıllardır uyarıyor.
Ancak, 2010-2020 yılları arasında iklim değişikliğinden bahsedilen 54 bin tıbbi makaleden yalnızca %1’inde iklim krizinin ruh sağlığına etkisinden bahsedildiğini unutmayalım.
Soru: Yüksek sıcaklıklar zihinsel sağlığı doğrudan etkiyor mu?
Bunun cevabı aslında bilinmiyor ancak bilim insanları sıcaklık sebebiyle beyne kan akışındaki değişikliklerin ruhsal yıkıcı değişikliklere yol açacağı görüşünde.
Hava kirliliği, orman yangınları, kasırgalar, seller vb. aşırı hava olaylarında %4’e varan intihar oranlarına neden olabileceğine dair kanıtlar da var.
Psikoz ve demans hastalıklarına sahip kişilerin sıcak hava dalgaları sırasında ölme olasılığı ise normale oranla 2-3 kat daha fazla.
Bilimsel bölüm bu kadardı. Gelelim yorumlama kısmına. Bu bölümde hep birlikte düşünelim istiyorum.
Sıcak hava dalgaları intihar oranlarını arttırıyor, seller, orman yangınları, aşırı hava olayları insanları psikolojik olarak derinden etkiliyor diyoruz. Peki, yaşanılan hayatın bir daha asla aynı olmayacağı hissi başlı başına bir travma değil mi? Yıkılan evlerin, anıların, yaşamını yitirilen akrabaların, dostların bir daha geri gelmeyeceği düşüncesi insanın kalbinde bir ömür kalacak olan yarası değil mi?
Şu anda bile, zihinsel sağlık sorunları halihazırda bir milyar insanı etkiliyorken (Trilyonlarca dolarlık bir masraftan bahsediyoruz), iklim krizinden kaynaklı kaygının milyarlarca insanı, bilhassa gençlerimizi etkilemesi, ruhsal krizlere yol açması başlı başına bir kaos sebebi değil mi?
Araştırmacılar, önlem alınmadığı takdirde küresel ısınmanın, insanların ruh sağlığı üzerindeki etkisini daha da kötüleştireceğini söylüyor. Bu cümlenin meali şu olabilir; söylenenlerin günlük yaşantımızda etkisiz olması ve önlem almaya yönelmeyişimiz neticesinde, gelecekte durumu idrak etme noktasına geldiğimizde büyük ruhsal krizlerle burun buruna kalacak ve bizler tüm olan bitene karşı daha savunmasız hissedeceğiz.
Araştırmalara dönersek…
Imperial College London tarafından yürütülen araştırma grubunda görevli Dr. Emma Lawrence, iklim sorunlarına bağlı psikolojik yıkımların bir kısır döngüye dönüşeceğini söylüyor ve şu sözleri söylüyor:
“Evinizi kaybettiyseniz, tekrar eden sel riski altındaysanız, bir aile bireyini orman yangınlarında kaybettiğiniz için yas tutuyorsanız ya da geçim kaynağınızı kuraklık nedeniyle kaybetmişseniz bu şok ve travma çok uzun soluklu üzüntüye dönüşerek travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, depresyon ve intihar eğilimini arttırıyor”
Lawrence’a göre bu durumdan doğrudan etkilenmeyenlerin de ruh sağlığı olumsuz yönde etkileniyor.
Amerika’da yayınlanan “Ruh Sağlığı ve Değişen İklimimiz: Etkiler, Eşitsizlikler ve Tepkiler” başlıklı raporda, “İklimimiz eşi görülmemiş ve endişe verici bir oranda değişiyor ve insan yaşamı üzerinde derin etkiler bırakıyor. İklim değişikliği kaynaklı akut afet olayları insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere neden oluyor. Daha uzun vadeli iklim değişikliği, diğer etkilerin yanı sıra sıcaklığa bağlı hastalık ve ölümlere, vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasına, solunum sorunlarına ve alerjik tepkilere, cenin ve çocuk gelişiminin tehlikeye girmesine, su ve gıda temini ve bunların güvenliğine yönelik tehditlere yol açar.” yazmaktadır.
Ancak iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki etkileri fiziksel sağlığın ötesine geçiyor.
Amerikan Psikoloji Derneği’nin CEO’su Arthur C. Evans Jr, “İklim değişikliği bugün ulusumuzun ve dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri ve şimdiden tüm dünyadaki insanların ruh sağlığı üzerinde çok büyük bir zarara yol açıyor” diyor.
Topluluk düzeyinde, bu felaketler sosyal ilişkileri zorlayabilir, sosyal uyumu azaltabilir ve kişilerarası şiddeti ve çocuk istismarını artırabilir.
Peki bu işin bir çözümü ya da bu krizle baş edici bir yol haritası var mı?
Uluslararası araştırmalarda ve yazılan birçok raporda iklim değişikliğinin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini azaltmaya yardımcı olmak için bireyler ve tüm topluluklar tarafından uygulanabilecek bir dizi yapıcı çözümler sunuluyor. Bunların arasında kilit nokta, bir kişinin, bir topluluğun işlev görme, hayatta kalma ve hatta zorluklar karşısında başarılı olma yeteneğini teşvik etmek. Stratejiler arasında iyimserlik duygusunun teşvik edilmesi, sosyal bağlantıların güçlendirilmesi ve ruh sağlığını koruyabilecek veya güçlendirebilecek kişisel eşyaların acil durum hazırlık planlarına (Örneğin dini eşyalar, küçük çocuklar için oyuncaklar, en sevilen yiyecekler) dahil edilmesi yer alıyor.
Ruh sağlığı uzmanları, ortak parkları ve diğer yeşil alanları artırmak için sosyal programlar ve altyapı planlaması gibi toplumdaki sosyal uyumu artırma planlarında yardımcı olabilmeleri gibi psikolojinin iklim kriziyle mücadele sürecinde önemli bir dal olması vurgulanıyor.