Gebelik ve Endokrinoloji

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı

Dr. Hasan Sav

Gebelik kadın hayatında çok özel bir yere sahiptir. Her ne kadar fizyolojik bir olay olsa da sağlıklı bir birey yetiştirilmesi için başından itibaren yakından izlenmeli ve gerekli koşulların sağlanması için çalışılmalıdır.

 

Endokrin sistem gebelikte çok önemlidir. Genel olarak tüm hormonal sistemin normal bir fonksiyon içinde olması sağlıklı bir gebelik için esastır.

 

Endokrin hastalıkların bir kısmı gebelikte ortaya çıkabildiği gibi var olanların ise tedavi ve takiplerinde değişikliklere gerek duyulabilir.

 

Gebelik ve Diyabet

 

Bu konu iki başlıkta değerlendirilmelidir.

 

Gebelik öncesinde var olan diyabet: Bu durumdaki kadınlarda gebelik öncesinden itibaren uygun kan şekeri kontrolü sağlanmalı ve oral antidiyabetik (haplar) kullananlarda gerekirse insülin tedavisine geçilmelidir.

 

Gebelik planlı olmalı ve hazırlıklar ona göre yapılmalıdır. Gebelik kararı verildikten itibaren diyetle kontrole alınamayan diyabetlilerde insülin tedavisi başlanmalıdır.

 

Gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti): Daha önceden diyabeti olmayan bazı kadınlarda ilk defa gebelikte ortaya çıkan diyabete denir. Gebelik diyabeti için fazla kilolu olma, ailede diyabet öyküsü ve 30 yaşından büyük olmak bir risk faktörü oluşturmaktadır. Gebeliğin 24-28 inci haftaları arasında yapılan şeker yükleme testinde de tanı konulabilir. Bu durumda da teşhisten itibaren uygun beslenme planı ve sıkı kan şekeri takibi yapılmalıdır.

 

Gebelik diyabeti için istenen kan şekeri kontrolü sağlanamaması halinde de insülin tedavisine geçilmelidir. Gebelikte ortaya çıkan diyabet doğumdan sonra çoğunlukla ortadan kalkmaktadır. Ancak bu kadınların ilerleyen yaşlarında tip 2 diyabet olma ihtimalleri yüksek olup yaşam tarzı, beslenme ve kilo kontrolüne önem vermeleri gerekmektedir.

 

Gebelikte diyabet kontrolü çok önemlidir. İstenilen kan şekeri düzeyleri diğer diyabetlilerden daha farklıdır. Kontrolsüz bir gebelik diyabeti anne karnındaki bebeğin kilosunun artmasına ve “iri bebek” dediğimiz tabloya neden olmaktadır. Bu da doğum öncesinde, doğum sırasında ve sonrasında bazı komplikasyonlara neden olabilmektedir.

 

Gebelik ve Tiroid

 

Tiroid hormonlarının vücudumuzdaki tüm fonksiyon ve süreçlerde önemli etki ve katkılarının olduğunu biliyoruz. Gebelikte de bu böyledir. Gebeliğin başından itibaren hormonal olarak istenilen bir durumda olunduğundan emin olunmalıdır. Anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için bu önemlidir.  Planlı gebeliklerde önceden tetkikler yapılarak hazırlık yapılması önerilmektedir. Bu hazırlık özellikle ailesinde tiroid hastalığı olanlar için daha önem kazanmaktadır.

 

Sıkça gördüğümüz otoimmün bir tiroid sorunu olan Hashimoto hastalığı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) durumunda da gebeliğin planlı olması ve önceden tiroid hormonlarının istenilen düzeye getirilmesi gereklidir. Keza tiroid ameliyatları sonrasında olan hipotiroidi için de durum aynıdır. Sürekli olarak tiroid hormonu kullanan gebelerde laboratuvar testleri daha sık yapılmalı ve gebelik ilerledikçe ortaya çıkan ihtiyaca göre düzenlenmelidir.

 

Gebelik ve Obezite

 

Doğurganlık çağındaki kadınların % 50 den fazlasının obez ve fazla kilolu olduğunu araştırmalar göstermektedir. Bu durum bebek ve anne ile ilgili komplikasyonların artmasına neden olmaktadır. Bu etki gebelik öncesinden başlamakta ve gebe kalınmasını da zorlaştırmaktadır. Gebelik sırasında düşük riski daha fazla olup, gebelik diyabeti ve gebelikte hipertansiyon sıklığını da artırmaktadır. Gebelikte hipertansiyon ve proteinüri (idrarda protein kaçağı) preeklamsi dediğimiz tabloyu ortaya çıkarır ki bebeğin kaybedilmesi ve/veya anne için de hayati tehlikelere yol açabilir.

 

Artık önemli bir hastalık olarak kabul edilen obezite, gebe kalmayı planlayan kadınlarda da dikkate alınmalıdır. Öncelikle endokrinolojik değerlendirme, gerekirse tıbbi tedavi ve beslenme uzmanı kontrolünde kilo verilmeli daha sonra gebe kalınmalıdır.

 

Polikistik Over Sendromu (PCOS)

 

Polikistik Over Sendromu, yumurtalıklarda çok fazla yumurta birikmesiyle ortaya çıkan hormonal bir bozukluktur. Temelinde yatan çoğunlukla insülin direnci ve dolayısıyla fazla kilolu olunmasıdır. Bu gruptaki kadınlar polikistik over sendromu açısından riskli grup içinde kabul edilir. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda hiç de az olmayan bir sıklıkta görülmektedir. Polikistik over sendromu sağlıklı bir yumurtlama olmaması, adetlerde çoğunlukla gecikmenin olduğu düzensizlik, tüylenme artışı ve kısırlık (infertilite) gibi sorunlarla karşımıza çıkabilir. Tedavisinde hangi sorun ön planda ise ona göre hareket edilmektedir. Zaman zaman jinekoloji ve endokrinoloji uzmanının birlikte çalışması gerekebilir. Tüylenme ön planda ise farklı, gebelik istemi varsa farklı bir yaklaşım gerekmektedir. Kilo fazlalığı genellikle PCOS hastalarımızın çoğunda mevcut olduğundan zayıflama üzerinde de önemle durulmalıdır.

 

Endokrinoloji bilimi insanın bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmesi için çalışmaktadır. Vücudumuzun tüm fonksiyonlarının düzenli çalışması sağlıklı bir gebelik için gerekli ve şarttır. Gebelik öncesinde endokrinolojik değerlendirme ve hazırlık özellikle risk grubu olan kadınlarda önerilmektedir.