Uzman Diyetisyen
Selen Teksoy Tamel
“AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR.”
Aslında bu dönem için en uygun cümle olduğuna inanıyorum. Bu söz bize birçok noktayı anlatmaya yetiyor. Derginin geçen ayki sayısında sizlere gebelik döneminde annenin dikkat etmesi gerekenleri ve doğumdan itibaren başlayarak çocuğunuzun sofrada aile ile yemek yiyeceği döneme kadar olan süreçte dikkat edilmesi gerekenleri özetlemeye çalıştım.
Bakıldığında annenin yemek konusunda en az sorun yaşadığı dönem olabilir. İlk altı ay anne sütü sonrasında anne sütüne ek olarak çok küçük miktarlarla başlayarak besinleri tanıştırma süreci birçok bebekte rahat geçiriliyor. Ancak işin rengi tüm yemeklerin tadına baktığında ve seçimler yapmaya başladığında değişmektedir. Ebeveynler ile çocuklar arasındaki en büyük tartışmalar bu dönemde gerçekleşmektedir. Asıl inatlaşma, sağlıklı besinlerin reddi ve sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecek olan besinleri seçmeye yönelme tam da bu dönemde yaşanmaktadır. Bu yaşlar çocukların kreş dönemine başladığı ve dışarda yemeklerin yendiği sosyalleşmenin minik adımlarının atıldığı dönemdir. Bu dönem evde tanışmadığı birçok besin ile tanışmakta ve bu tanışma seçimlerini etkilemektedir.
En başta yazdığım cümleye geri dönersek “AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR.” Bu dönemde çocuklara eğitim vermek, neyi neden yapması gerektiğini anlatmak ileride oluşabilecek olan sağlık problemlerinin önüne geçmekte büyük bir adımdır. Kendimizden de biliriz belli bir yaştan itibaren yanlış öğrenilen bilgilerin düzeltilmesi ve aklımıza yerleşmesi, hayatımıza entegre olması zorlu ve meşakkatli bir süreçtir. Eğitim ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar kolay ve kalıcı olmaktadır.
Gelin bu dönemde en sık yaşanabilecek olan sorunlara ve çözümlerine birlikte bir göz atalım.
5) KREŞLERDEKİ YEMEKLER
Çocuklarımızın doğru beslenme alışkanlıklarının öğrenilmesinde en önemli etkiyi sağlayan kreşlerde uygulanan yemek menüleridir. Kreş yöneticilerinin bu önemli konuyu işin uzmanlarına bırakmalarının bilincinde olması çok önemlidir. Ancak bu bilinçte olmayan kreşlerle ilgili olarak siz velilerin bu konuyu gündeme getirip bunun önemini anlatmanız ve talepte bulunmanız çocuklarınız için hayati önem taşımaktadır. Diyetisyenin buradaki görevi sadece menü uygulamak değil aynı zamanda bu menünün doğru üretilip üretilmediğini kontrol etmek ve çocukların önüne servis edilen yemeğin görünüşünden tutun da bu yemeğin tüketilme oranına kadar bakıp menüde değişiklik yaparak sağlıklı besinlerin severek tüketimini sağlamaktır. Bu da aslında çocuklarımıza küçük yaşta sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği ile ilgili çok önemli bir farkındalık sağlamış olmak demektir.
Burada atlanmaması gereken kısım annelerin evdeki menüleridir. Okul menülerini takip edip evdeki yemek menülerini uygun şekilde yapmış olmak çocukların aynı yemekleri yememesi veya art arda aynı menü ile karşılaşmaması ve yemek masasındaki olumsuz konuşmaları azaltmak için faydalı olacaktır.
6) ÜÇLÜ KOALİSYON
Kreşin ilk dönemleri hem çocuklarımız hem de biz ebeveynler için nasıl da zorlu bir süreçtir değil mi? Sosyalleşmenin minik adımlarının atıldığı bu dönem aslında geleceğin sağlıklı bireylerinin yetişmesinin ilk adımıdır. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de biz ebeveynleri örnek aldıkları gibi aynı zamanda öğretmen ve arkadaşlarını da örnek almaya başlarlar. Hatta öğretmenlerin yaptıkları ve söyledikleri ailelerin söylediklerinden ve yaptıklarından daha doğru kabul edilir. O zaman bu dönemde biz ebeveynler, öğretmenler ve çocuklar her zaman birlik halinde olmalıyız ki hem çocukların farklı ve akıl karıştırıcı bilgi almasını önleyebilelim hem de pekiştirme yaparak akılda kalma süresini uzatalım.
Burada diyetisyenin menü yazmak, yemeklerin yapım aşamasını kontrol etmek, porsiyonlama, çocukların yediklerinin takibi ve daha birçok görev dışında bir önemli görevi de öğretmenlerin ve ailelerin beslenme konusunda eğitiminin verilmesidir. Eğitimin verilmesi aynı dilden konuşmayı sağlayabilmekte böylelikle çocuklarımızın aklının karışmaması ve yanlış bilgi almamasını sağlamış olur.
7) VARLIĞINA ŞÜKÜR DEDİKLERİMİZ
Ülkemizde bu dönemde unutulmaması gereken en önemli destekçilerimizden olan büyükanneler (neneler) ve büyükbabalar (dedeler) da aslında bu süreçte çocuklarımızın yeme alışkanlıkları üzerinde çok büyük etkileri olanlardır. Bazı çocuklarımız kreşe gitmeyip nenelerde büyüyorlar bazıları ise kreş sonrası soluğu onların yanında alırlar. Bazıları doğru noktada etki yaparken bazıları ise anne ve babaların aksine çocuklar üzerinde etkileri yeterli olmadığından yanlış yönde de etki yapabilirler. Hatta birçoğumuz bunu yaşadık ya da çevremizden mutlaka duyduk ki nene ve dedeler çocuklarımıza hayır diyemediklerinden aslında zeki çocuklarımız bu durumu kullanıp bize yaptıramadıkları nene ve dedelere yaptırarak istediklerini elde ederler. İşte tam da bu noktada çocuklarımız büyürken aynı dilden konuşmak ve hareket etmek önemli bir konudur. Bu da bize anne ve babaların dışında çocuklarımızın zaman geçirdiği diğer aile bireylerinin de beslenme konusunda eğitime tabi tutulması gerekliliğini gösteriyor.
Son olarak yaşadığım tecrübelere dayanarak söylemek istediğimi bir cümlede toplamaya çalışacağım. Umarım söylemek istediğim net anlaşılır.
ÇOCUKLAR YEMEK YEMEYİ İŞKENCE DEĞİL, ZEVKLİ BİR AKTİVİTE OLARAK GÖRMELİDİR.