Yılbaşı Heyecanı

Yoga ve Mandala Eğitmeni

Ferdiye  Yurdakul

Yaşasın! Bugün için yazı yazmak, o kadar güzel ki, anlatamam.

 

Ben, nefes aldığı için şükredenlerden olmamla tanınıyorum ki böyle güzel bir günde, okuyucularımla buluştuğum için evrene teşekkür ediyorum.

 

Senenin son günleri, son saatleri ve de son dakikaları bambaşka bir heyecanla geçiyor. O anlarda, bir sonraki senede, senelerde birlikte olmak istediğimiz kişileri yanımızdan ayırmıyoruz.

 

Evlerimiz süslü, sofralarımız dolu, kendimiz şık, yüzlerimiz aydınlık, bizlerle birlikte yaşayan sessiz dostlarımız dahi bir farklı o gün. Ne sıkıntımız olursa olsun unutuyoruz; o saatlerin heyecanını, neşesini duyumsamaya çalışıyoruz. 1 Ocak gününü, böylece karşılıyoruz. Avrupa, bu heyecana günler öncesinden başlıyor. Christmas, onları sıkı sıkı sarıyor; bu neşe anlarını daha uzun yaşıyorlar.

 

Çocukluğumuzun Yılbaşı Partisi

 

Çocukken, Avrupa’nın yeni seneye girmek için bizden çok önce başladıkları hazırlıkları görmüyorduk bile. Bizim için, 31 Aralık gününün öncesi, sonrası yoktu. Bir gün önceden okulda düzenlenen ‘Yılbaşı Balosu’nda giyilmek üzere seçtiğimiz kıyafetler, bizi yeterince tatmin ediyordu. Aldığım kırmızı, kadife, bilekten lastikli pantolon; üstüm, beyaz, uzun kollu, beni sıcacık tutacak, ortasında bordo, nasıl bir sembol olduğu hatırımda kalmayan, ne dar ne de bol bir fanila ve tabii ki bana yakışır bir şekilde pantolonumu tamamlayan, aynı kumaş ve aynı renkte kısa bir yelek. İşte, ilkokul beşinci sınıfken seçtiğim bu takım, hiçbir zaman aklımdan silinmiyor. Saçlarım, uzun sarımtırak ve gayet temiz ve düzgün… Annem ve babam, bu konuda oldukça dikkatliydiler. Bizleri alışveriş, son güne de kalsa; o partiye gönderiyorlardı. Bunun için de onlara ayrıca teşekkür ediyorum. O gün, annem, çok erken kalkıp hepimiz için teker teker o eski kalıplarda kek (Kıbrıs ağzında ‘keyik’ ) yapar; biraz soğumasını bekledikten sonra kalıptan çıkarır; keki ikiye böldükten sonra çilekli sütle yaptığı muhallebiyi ortasına ve ardından kekin üstüne döküp o muhallebiyi tüm keke yayardı.

 

Tabii, bu işlemi, dört kez yapması gerekiyordu. Çünkü, farklı sınıflara giden, farklı yaşlarda kardeşlerdik. Hele bir de kek, hafiften yanar gibi olur ya da  süsleneceği tabağa kırılmadan düşmezse; babam dahil hepimiz susardık. Çünkü annem, o an çok sinirlenirdi. Yine de içimiz rahattı. Her sene olduğu gibi annem, fazladan kek malzemesi aldığı için aynısından bir tane daha yapardı. Annem, arabaya dört keki de itinalı yerleştirip bizi öylece okula, o günkü okul partisine gönderirdi. Yol boyunca beni, belki küçük olduğum için, süsler içinde olan çilekli keki üzerime ters döndürür de o güzelim elbisemi batırırım ya da sınıfa götürecek bir kekim kalmaz diye, babam uyarmasa ablam uyarırdı. Büyük abim de böyle bir tersliğin olabileceğini hayal edip de suratıma baka baka gülerdi. Eğer, başarıp da o harika kekle birlikte sınıfıma gidip öğretmenime keki uzatırsam; benden daha mutlu, daha sevimli bir öğrenci olamazdı. Seneler değişirdi, öğretmenlerim değişirdi; fakat o inanılmaz güzellikte olan pembe parti keki, değişmezdi. İyi ki de değişmedi.

 

Renkli Desenli ‘Mutluluk Kavanozları’

 

Üç senedir, her 31 Aralık öğleden sonrası, bir önceki aynı günde isteğime göre süslediğim kavanozumu büyük bir merasimle açmış oluyorum. Kavanozumun içindeki en kocaman kağıda öncelik veriyorum.  O kağıtta, sıralı bir şekilde, o seneye ait niyetlerim yazılı duruyor. Öncelikle, onları okuyorum. Sonra, beni mutlu eden anlarımı yazıp da altına tarih attığım küçük, ikiye katlı kağıtları açıp teker teker okuyorum. Kavanozum boşalınca kapatıp yeni sene için o akşamlık ona dinlenme payı veriyorum. Açıp da okuduğum kağıtları da yakıyorum. Onların yenileri en kısa zamanda gelecek diye de seviniyorum. Her sene, görebileceğim bir yerde ve içinde de beni mutlu eden anlarımın yazılı olduğu; sırf böyle olduğu için ona her baktığımda mutluluk duyduğum sihirli bir kavanoza sahibim.

 

31 Aralık gecesi eğlenmenin, yeni seneye merhaba demenin yanında; yavaş yavaş etkisini kaybeden sene içerisinde neler yaptığımızı da şöyle bir gözden geçirelim!

 

6 – 7 YAŞ GRUBU

YOGA PRATİĞİ

 

Giriş Bölümü

 

Çocuğunuzu selamlayın. Onu matına davet edin. Dizlerinizin üzerinde yere oturun. Ellerinizi dizlerinizin yanında yere koyun. Sırtınızı hafifçe yuvarlayın, öne doğru eğilin ve karşıya bakın. Ağzınızı kocaman açıp ağızdan hızlı ve güçlü nefesler alıp vermeye başlayın ve bir müddet sonra dinlenin. Topuklarınızın üzerine oturun, alnınızı yere koyun ve ellerinizi de kalçanızın yanına getirin. Köpek nefesini beş kez tekrarlayın. Aralarda da yavru köpek pozisyonunda dinlenin. Sonrasında, matlarınızın üzerine bir süre uzanın.

 

Isınma

Isınma hareketlerini yapmak için çocuğunuzu yavaşça ayağa kaldırın.

 

Açan ve Kapanan Çiçek Oyunu

 

Çocuğunuzun bacaklarını iki yana açarak bir ayağının sizin ayağınıza değecek şekilde yerde oturun ve el ele tutuşun.

 

Ona kocaman bir çiçek olduğunu söyleyin. Yavaşça, elinizi bırakmadan önce öne eğilin; böylece çiçeğin kapandığını ve sonra yine elinizi bırakmadan bu kez olabildiğince geriye eğilin; böylece çiçeğin açıldığını anlatın. Bu hareketi, beş kez yavaşça tekrarlayın.

 

Çiçeğin açılıp kapanmasını zihninizde canlandırın. Sonrasında da biraz dinlenmek üzere matınıza yatın. Ayaklarınız matın kısa kenarı kadar açık; kollarınız iki yanınızda, avuç içleriniz yukarı bakıyor.

 

Gelişme Bölümü

 

Çocuğunuza en yakın arkadaşının ailesinin evlerinin bahçesinde, küçük bir parti verdiğini hayal etmesini söyleyin. Bu bahçede önce daireler çizip etrafı hareket ederek tanıyın (Daire Hareketi). Sonra, birbirinize vurmadan üçgenler çizmeye başlayın (Üçgen Hareketi). Sonra, sırayla yay olun (Yay Duruşu). Renkli tekerlekler olup daha da neşelenin (Tekerlek Duruşu). Çocuğunuz yedi yaşındaysa, kendisi; daha küçük yaştaysa sizin yardımınızla          (Uçan Yogi ) olsun. Bahçedeki su fıskiyesini fark ederek yanına gidin ve yüzünüze biraz su çarpın (Su fıskiyesi).

 

Sonuç Bölümü

 

Çocuğunuzdan  matına oturmasını isteyin. Beşer kez balon nefesi almasını söyleyin. En çok sevdiği renkteki çiçeği ve bu çiçeğin nasıl açılıp kapandığını, ona nasıl gülümsediğini hayal etmesini söyleyin.

 

Kısa bir süre sonra, çocukları şavasanadan uyandırın ve ona ayaklarını kendisine doğru çekmesini, ayaklarına sarılmasını, sağa sola sallanmasını söyleyin.

 

Ona “Bir çiçeğin açılıp kapanması nasıl gerçekleşir?” diye sorun.

 

Cevabını dikkatle dinleyin. Ona teşekkür edin.