Sınav Mevsimi

Matematik Öğretmeni

C. Harun Böke

Siz bu satırları okurken lise öğrencileri de eğitim aldıkları öğretim programına yönelik sınavları bitirmek üzere olacaklar. Kimisi IGCSE ve A-Level sınavlarının sonuna doğru gelirken, kimisi IB DP sınavlarını bitirmek üzere. Türkiye’de bir üniversiteye gitmek isteyenler de bu ayın ortalarında rahatlamış olacaklar.

 

İyi de, nedir bütün bunlar? diyorsanız dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

 

Önce şu kısaltmaları açalım:

 

  • IGCSE -> International General Certificate of Secondary Education

 

  • A-Levels -> Advanced Levels

 

  • IB DP -> International Baccalaureate Diploma Programme

 

IGCSE, İngiliz Öğretim Programı’nın dördüncü aşamasını, A-Levels da beşinci ve son aşamasını oluşturur.

 

İngiliz Eğitim Sistemi’nde mezuniyet veya diploma yoktur; onun yerine öğrenciler seçtikleri derslerin IGCSE ve A-Level sınavlarına girerler ve elde ettikleri sonuçlara göre üniversite başvurularını yaparlar.

 

IB DP ise iki yıllık bir öğretim programıdır, öğrenciler genellikle IGCSE sınavlarını tamamladıktan sonra IB DP programına başlarlar ve iki yılın sonunda sınavlara girip, başarılı oldukları takdirde diploma alırlar.

 

Hem IGCSE, hem A-Levels hem de IB DP uluslararası ölçekte geçerliliği olan öğretim programlarıdır; dünyadaki hemen her üniversite bu sertifikaları / diplomayı kabul eder.

 

Adamızın kuzeyinde Türk Maarif Kolejleri ile özel okulların bir çoğu IGCSE ve A-Level öğretim programlarını uygularlar. IB DP ise sadece bir özel okulumuzda bulunmaktadır.

 

IGCSE öğretim programına başlayacak öğrenciler, bir kısmı zorunlu olmak kaydıyla, ilgileri ve geçmiş başarılarını göz önünde bulundurarak çeşitli dersler seçerler.

 

Seçtikleri derslerin sayısı, okuluna göre beş ila dokuz arasında değişir. Genellikle matematik ve kimya/fizik/biyoloji derslerinden birisi, İngilizce, bazen de Türkçe, öğrencilerin zorunlu olarak seçecekleri dersler olarak belirlenir. Burada amaç, üniversite eğitimi ile ilgili kesin kararını vermemiş öğrencilerin alternatiflerini açık tutmaktır.

 

Örneğin üniversitede sosyal bilimler okumak isteyen bir öğrencinin IGCSE kimya dersini seçmesi anlamlı olmayabilir, ama sonrasında kararını değiştirip örneğin biyokimya okumak isterse, IGCSE kimya dersini almadan A-Level kimya alıp başarılı olması neredeyse olanaksızdır. Bu yüzden IGCSE derslerinin seçimi, A-Level için temel oluşturması bakımından çok önemlidir.

 

Genel anlamda IGCSE sınav sonuçlarının üniversite başvuruları üzerinde pek bir etkisi yoktur. Ancak bazı üniversitelerin bazı bölümleri, bazen IGCSE sınav sonuçlarını da değerlendirmek isteyebilirler.

 

IGCSE sınav sonuçları alındıktan sonra öğrenciler A-Level ders seçimlerini kesinleştirirler. Bu aşamada elbette her öğrenci hem okumak istediği üniversiteyi / bölümü, hem de IGCSE sınav sonuçları doğrultusunda güçlü ve zayıf olan derslerini göz önünde bulundurmalıdır.

 

Örneğin bir öğrenci sosyal derslerin IGCSE sonuçlarında matematik ve fen derslerine göre daha istikrarlı bir başarı yakaladıysa, A-Level’da sosyal dersleri seçtiğinde görece daha az efor gösterip zaman harcayarak başarılı olabilir. Ancak bu hiçbir zaman bu öğrencinin matematik veya fen derslerine A-Level’da devam ederse başarısız olacağı anlamına gelmez. Sadece, bu dersleri seçerse başarılı olmak için görece daha çok efor gösterip zaman harcaması gerektiğini gösterir.

 

Her öğrenci her derste başarılı olabilir, yeter ki gerekliliklerini yerine getirsin.

 

A-Level aşamasında öğrenciler, yine bulundukları okula göre üç ya da dört A-Level dersi seçerler.

 

Üniversiteler genel olarak öğrencilerden üç A-Level sonucu isterler. Kimi üniversite belirli derslerden belirli bir başarı düzeyi isteyebilir; örneğin Bilgisayar Bilimleri (Computer Science) okumak isteyen bir öğrenciden, Matematik, en az bir fen dersi ve herhangi başka bir A-Level dersinden A*, yani en yüksek not istenebilir. Hatta bölümün web sitesinde bu fen dersi ve diğer dersin ne olabileceği konusunda tavsiyeler de olabilir. O yüzden A-Level derslerini seçme aşamasında üniversitelerin bölüm sayfalarına bir göz gezdirmek yararlı olabilir.

 

Her üniversite de bu derece seçici davranmayabilir. Daha düşük notlarla, örneğin üç B notuyla da öğrenci kabul eden üniversiteler vardır.

 

Tüm bu bilgilere ulaşmak zor olmasa da, onlarca üniversiteyi araştırmak, kabul koşullarını incelemek vb. zaman alan bir meşgaledir. Ayrıca yanıtını bulamadığınız sorularınız olabilir. Bu durumda okulunuzun üniversite danışmanından ya da özel bir danışmandan yardım almayı tercih edebilirsiniz.

 

Üniversite danışmanları size sadece üniversiteler hakkında bilgi verip sorularınızı yanıtlamakla kalmaz, ayrıca üniversite başvuru sürecinde de çeşitli aşamalarda size yardımcı olabilir.

 

Bu konuyu burada bırakıp biraz da IB DP’den bahsedelim.

 

IGCSE’den sonra yapılacak seçim konusunda en sık sorulan sorulardan birisi “IB mi, A-Level mi” sorusudur. Buna verilecek tek bir doğru yanıt yoktur. Ancak genel olarak IB DP öğretim programı, A-Level’a göre biraz daha ağır olarak kabul edilir.

 

Üç ya da dört A-Level yerine altı IB DP dersi almak, her derste proje hazırlamak gibi özellikler bu kanıyı güçlendiriyor gibi görünse de asıl önemli olan, öğrencinin dört beceride de İngilizcesinin iyi olması ve seçeceği derslere yönelik doğal bir ilgisi ve öğrenme isteği olmasıdır.

 

IB DP öğretim programı görece daha kapsamlıdır ve öğrencileri gerçek yaşama daha iyi hazırladığı düşünülmektedir.

 

A-Level programı ise sadece çalışılarak başarı gösterilebilecek  bir program gibi görünse de, aslında bilgiyi kullanabilme, analiz edebilme, yaratıcı çözümler bulma becerilerini geliştirmekte başarılı olduğu söylenebilir. Elbette bu düşüncede olmayanlar da vardır.

 

Ancak pratikte önemli olan, bu programlardan birisini tamamlayarak üniversitelere başvurmaktır. Hangisinin seçileceği de birçok koşula ve olanağa bağlıdır. Günün sonunda her iki öğretim programı da uluslararası kabul gördüğü için, okullarda bu konularda danışmanlık yapan kişilere ve öğrencinin öğretmenlerine danışarak doğru bir karar verilebilir.

 

Akademik başarının yanı sıra, başvurulacak bölümle ilgili etkinliklere katılmak da önemlidir. Örneğin güzel sanatlar bölümünde resim okumak isteyen bir öğrencinin resim sergilerinde resimlerinin sergilenmesi, bilgisayar bilimleri okumak isteyen bir öğrencinin bir uygulama geliştirmesi, eğitim bilimleri okumak isteyen bir öğrencinin bir okulda staj yapması gibi etkinlikler başvurularda avantaj sağlayabilir.

 

Tüm bu ders ve ders dışı etkinliklerde belirli bir başarı elde etmek ve üniversite başvurularını tamamlamak hem çocuklarımız hem de bizler için oldukça zor bir süreç. Yapılması gereken seçimlerin çoğunun geri dönüşü olmaması, olsa bile zaman ve kaynak kaybına neden olması, karar vermeyi oldukça stresli bir duruma sokuyor.

 

Dolayısıyla çocuklarımızla birlikte bütün bu sistemi öğrenmek, onları ilgileri doğrultusunda yönlendirmek, sürekli iletişim içinde olmak çok önemli.

 

Başka bir önemli nokta da çocuklarımızın hızla değişen koşullara ayak uydurabilmesi için “Bağımsız Öğrenici” (Indepen-dent Learner) olarak yetişmesi. Bir konuyu kendi başına öğrenmek için gerekli olanı yapan, bilgiye kolaylıkla ulaşabilen, kendisini sürekli geliştirmek ve yenilemek isteyen bir “bağımsız öğrenici” olmak hiç de zor değil.

 

Bununla ilgili bir kavram olan “öğrenci koçluğu”, gelecek ayki yazının konusu olacak. O yazıda ülkemizde bir ilkten de haberdar olacaksınız.

 

Umarım kafanızda her şeyin biraz daha netleşmesine yardımcı olabilmişimdir. Gelecek ay görüşmek üzere!.