Polikistik Over Sendromu (PKOS) ve Beslenme

Uzman Diyetisyen

Selen Teksoy Tamel

Dünya genelinde görülme sıklığı artan polikistik over sendromu (PKOS), birçok kadın için istenmeyen durumlara yol açabilir.

 

PKOS nedir? tedavisi var mıdır? Varsa neler yapılmalı nelere dikkat edilmelidir? PKOS da beslenmede nelere dikkat edilmelidir? neler tüketilebilir veya uzak durulabilir?

Bu yazımda bu soruların tümüne yanıt vermeye çalışacağım. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.

 

Polikistik Over Sendromu (PKOS)

 

Üretken yaşamın herhangi bir döneminde sıklıkla ortaya çıkabilen, kronik seyreden, gelecekte yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen karmaşık bir hastalıktır.

 

PKOS, kadınlarda sık görülen (%5-10) bir endokrin bozukluktur.

 

Genellikle ilk belirtileri gecikmeler şeklinde adet düzensizliği, regl dönemini ağrılı, sancılı geçirme, sivilce oluşumu, tüylenme, ağırlık kazanımı, tedavi edilmediğinde sonrasında gebe kalamama veya normal kadınlara göre daha zor gebe kalma ve insülin direnci gibi farklı sorunlar ortaya çıkar.

 

Yumurtlama düzensizliğinin sonucu olarak erkeklik hormonunda bir artış gözlenir. Bu durum hastaların %70’inde hirsutizm (kısaca istenmeyen bir kıllanma sorunudur denebilir) ve adet düzensizliğini oluşturmaktadır.

 

Polikistik Over Sendromu hayatın ilerleyen zamanlarında kronik hastalıkların (diyabet, kalp rahatsızlıkları, hipertansiyon, endometrial kanser gibi) gelişimiyle bağlantılı olduğundan, tanınması ve ergenlikte tedavisi bu hastalıkları engellemek açısından önemlidir, ihmal edilmemelidir.

 

Polikistik Over Sendromu olan ergenlikteki kızlarda vücut imajıyla mücadeleye bağlı olarak depresyon yaratabilir.

 

Bundan da önemlisi, tedavi edilmediği sürece kilo vermek için gösterilen çabalar olumsuz sonuçlanınca kötü beslenme alışkanlıklarına veya yeme bozukluklarına yol açabilir.

 

Bu da bize erken zamanda tedaviye başlanması hem gelecekte oluşabilecek olan sağlık problemlerinin önüne geçebilmemizi hem de psikolojik problemleri de önleyebileceğimizi göstermektedir.

 

Araştırma sonuçları bize gösteriyor ki hafif bir kilo kaybı bile (vücut ağırlığında  % 5- 7 kayıp) belirtileri önemli derecede düzeltebilir ve adet kanamalarının düzene girmesini sağlayabilir.

 

PKOS’lu kadınlarda doktorun uygun gördüğü medikal tedaviye destek olarak genel beslenme alışkanlıkları ile yaşam şeklinin değiştirilmemesi ve fazla olan vücut yağ ağırlığının azalmaması sonucunda, hastalığın komplikasyonlarının uzun süreli önlenemediği bilinmektedir.

 

Ancak PKOS’un obezite, menstrual siklus bozukluğu, hiperkolesterolemi, hirsutizm, cilt ve iştah sorunları, artmış kan glukoz düzeyi ve hormon dengesizliği gibi sorunların beslenme tedavisi ile düzeldiği belirlenmiştir.

 

Polistik over sendromu olan bireylerde diyet tedavisinin yaklaşımı, düşük kalorili diyet, düşük glisemik karbonhidratlar, doymuş ve trans yağ asitlerinden fakir ve yüksek lif içeren bir beslenmedir.

 

 

 

PKOS’lu bireylere

beslenme önerileri

 

Polikistik Over Sendromlularda ekip çalışmasının (doktor, diyetisyen, psikolog) önemi hatırlanmalı ve kişiler bu şekilde takip edilmelidir.

 

Kaliteli Yağ Kaynakları Tüketin

 

Yemeklerde zeytinyağı gibi bitkisel yağlar kullanılmalıdır. Kuyruk yağı, iç yağ, tereyağı gibi doymuş yağlardan uzak durulmalıdır.

 

Ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar, avokado, zeytin gibi bitkisel olan doymamış yağlar tercih edilmelidir.

 

Trans yağ içeren hazır gıdalardan uzak durulmalıdır ve ayrıca evde de kızartmalardan uzak durarak trans yağ oluşumuna engel olunmalıdır.

 

Yeterli lif alımına dikkat edilmeli

 

Lif içeriği yüksek besinler sebze ve meyvelerdir. Bu besin grubunun tüketiminde de dikkat edilecek en önemli noktalardan birincisi mevsiminde olanları tüketmeye özen gösteriniz.

 

Bir diğer önemli nokta ise fazla tüketimlerinin sağlığınızı olumsuz etkileyebileceği noktasıdır.

 

Kaliteli Protein Kaynakları Tüketin

 

Omega-3 içeriği ve kaliteli protein kaynağı olduğu için haftada 2 kez balık tüketilmelidir.

 

Az yağlı kırmızı et, tavuk göğüs, hindi, balık ve yumurta, az yağlı peynirler gibi hayvansal kaliteli protein kaynaklarının tüketimine ve miktarına dikkat edilmelidir.

 

Düşük Glisemik İndeksli Besinler Tüketin

 

Basit karbonhidrat ve şekerlerden uzak durup, kan şekerini daha yavaş yükselten kompleks karbonhidratlara yönelmeliyiz. Yulaf, tam tahıllı-tam buğday ekmek, bulgur gibi tam tahılları tercih edin.

 

Pirinç, patates, bezelye, muz gibi bazı besinler kan şekerini biraz daha fazla yükseltebileceği için sınırlı miktarda tüketilebilir.

 

Bu tipteki beslenme alışkanlıklarına ek olarak 2 – 3 saat ara ile besin tüketimi gerçekleştirilmelidir. Bu şekilde kan şekeri seviyesi dengede tutulmalı ve ani yemek yeme atakları önlenmelidir.

 

 

Yeterli Sıvı Alımını Sağlayın

 

Yeteri miktarda su tüketilmelidir. Yeterli miktarda tüketip tüketmediğimizin en iyi göstergesi idrar rengidir.

 

Sabah kalktığımızda ilk idrarımızın koyu renk oluşu normal ancak sonrasında giderek rengi açılmalı ve 2. veya 3. idrardan sonra renk çok açık renge dönüşmelidir. Bu renk bize yeterli miktarda su içiyor olduğumuzu göstermektedir.

 

Çay, kahve, meyve suyu, gazoz gibi içecekler suyun yerine geçmemektedir. Aksine vücuttan sıvı atımına sebep olabilirler.

Egzersiz Yapın

 

İnsülin seviyelerini normal aralığa getirmek ve kilo kaybı sağlamak için egzersiz yapılmalı.

 

Hem kilo kaybını desteklemek hem de PKOS’lu hastalarda oluşabilecek hiperkolesterol riskini ortadan kaldırmak için haftada yaklaşık 250 — 300 dakika egzersiz yapılmalıdır. Burada önemli olan bir diğer konu da yapılan bu egzersizin sürdürülebilir oluşudur.

 

Dolayısı ile keyif aldığınız ve hayatınız boyunca devam edebileceğiniz bir egzersiz türünü seçmeniz büyük önem taşımaktadır.