Eğitim Uzmanı Ayşe Hunat Öztoprak
Okul yılı başladı, çocuklarımız ve bizler yeni okul yılı düzenini oturtTuk ve şimdi sırada öğretmen-veli görüşmeleri var. Görüşmeye gitmeden evvel bilmenizi isterim ki genel olarak dört ebeveynlik stili var ve büyük olasılıkla bunlardan birine giriyorsunuz. Öğretmen sizinle görüştüğünde sadece çocuğunuzun gelişimi hakkında size bilgi aktarmayacak fakat siz, tutumunuz ve tepkilerinizle çocuğunuzun yetiştiği aile ortamı hakkında kendisine bilgi vereceksiniz. Direkt olarak ifade etmeyeceksiniz veya size söylenmeyecek ama yargılanacak ve gruplandırılacaksınız. Çocuğunuzun davranışlarına bir açıklık getirecek tutumunuz. Doğru veya yanlış bulabilirsiniz bu yazdığımı ama gerçek. Bu nedenle isterseniz bir öğretmen-veli görüşmesine bir de öğretmen perspektifinden bakalım.
Otoriter Ebeveyn
Sıkı ve talepkar olurlar, itaat ve disiplin odaklıdırlar. Öğretmen-veli görüşmelerinde eleştirel veya savunmacı tutum sergilerler. Saldırgan bir dil kullanabilirler ve temelinde yatan kendi mağduriyetleridir. Büyük olasılıkla bu tarz bir aile ortamı içerisinde yetiştiklerinden kendilerini koruma eğilimleri vardır ve bu da sorumluluk almaktansa çevrelerindeki insanlara suç atma olarak yansıyabilir. Öğretmenin yöntemlerini sorgulayabilir, okulun işleyişini kötüleyebilir veya daha da kötüsü çocuklarını suçlayabilirler. Otoriter velinin davranışları altında ezilen bir öğrencimiz olduğunun açığa çıkmasına neden olurlar. Toplantı süresi, ihtiyaç duydukları “önemli kişilik” onaylanması nedeniyle uzayabilir. Hakkettiklerini düşündükleri özel ilgiyi görmek isteyebilirler, ender de olsa kapıyı çarparcasına bir sonlandırma ile bitirebilirler toplantıyı.
Otoriteye Saygılı Ebeveyn
Çocuklarının eğitimleri ve gelişimleri ile ilgilenir, sorular sorar ve görüşlerini dile getirirler. Sıcak, destekleyici ve duyarlı tutum sergilerler. Kendi yetiştikleri aile ortamında fikirleri önemsenmiş, dikkate alınmış bir çocukluk geçirmiş olmaları yüksek olasılık. Aynı şekilde kendi çocuklarıyla olan ilişkilerinde aşırıya kaçmayan, laubali olmayan bir tutum içerisinde olurlar. Öğretmen ile işbirliği yaparlar. Toplantılar belirlenen sürede sonlanır, zaten önceden notlarını alarak gelmiş bile olabilirler. Zaman yönetimi yaparlar, başkalarının toplantı süresinden çalmazlar. Net ve açık bir iletişim kurarak çocuklarının gelişimini takip ederler.
Hoşgörülü Ebeveyn
Genellikle hoşgörülü ve müsamahakardırlar. Çocuklarının kendi kararlarını almalarına izin verirler. Öğrencinin gelişimi veya öğrenimi ile pek ilgilenmezler. ‘Nasıl olsa büyüyecek’ mantığı ile yaklaşırlar ve bu tarz bir ebeveyne sahip olmak hoş gibi gözükse de çocuklar sınırların olduğu yerlerde kendilerini güvende hissederler. Öğretmen-veli görüşmelerinde ilgisiz veya katılımsız olabilirler. Toplantılar kısa sürer ve konuşacak bir şey kalmamış gibi bir hava eser. Hatta başka konulara bile giriş yapabilirler.
İlgisiz Ebeveyn
Soğuk ve tepkisiz olabilirler. Çocuklarının gelişimine yönelik ilgileri düşük olduğundan az destek veya rehberlik sağlamakla yetinirler. Kendileri de bu tarz bir aile ortamında büyüdüğünden nasıl ilgili olunduğunu bilmiyor olabilirler. ‘Ben anlamam ki zaten’ gibi söylemlerde bulunabilir ve hakikaten toplantıda tam olarak neden bulunduklarını anlamayabilirler. Çocuğun ilerlemesi hakkında konuşmanın gereksiz olduğunu düşünebilirler. Toplantı süresi uzamaz, pek katılımcı tavır sergilemezler. Hatta bir sonraki işlerini veya yapacaklarını düşünüyor olduklarından orada değilmiş gibi gözükebilirler.
Bahsi geçen ebeveynlik stillerine otoriter, demokratik, izin verici veya helikopter gibi başka başka isimler verildiği görülür.
Genelleştirilmiş oldukları akılda tutulmalı ve ebeveynlik stillerinin bireyler ve kültürler arası geniş bir yelpazeye yayıldığını hatırlamak önemli. Türk toplumlarında daha çok otoriter ebeveynlerin görüldüğü fakat sosyoekonomik düzeyin artışına bağlı olarak otoriteye saygılı (demokratik) ebeveyn stilinin benimsendiği saptanır. Ebeveynlerin farklı durumlarda farklı stiller sergilemesi de mümkün. Önemli olan yeteri düzeyde kararlılık, tutarlılık ve ilgi gösterilmesidir. Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin olumlu olması çocuğun özerkliğini, özgüvenini, özsaygısını olumlu etkiler ve kendi başına karar verme, harekete geçme ve hayatının sorumluluğunu alma becerisini güçlendirir.
Öğretmenler farklı ebeveyn stillerini bilir ve kendilerini nasıl gösterdiklerini anlarlar. Öğretmen-veli görüşmesi esnasında saygılı ve yargısız olmaya özen gösterirler, etkili iletişim kurmaya çalışırlar. Öğrencinin ihtiyaçlarına odaklanarak toplantının ilerlemesini amaçlarlar ve esnak tutum sergilerler. Velinin aradığı ve istediği tepkiyi vermeyebilirler çünkü belirli bir profesyonel yaklaşımda bulunmaları gerektiğini öğrenmişlerdir. Yaşanan tatsızlıklarda destek arayışına girmeleri prosedür gereğidir. Bilinki tüm bu yaklaşımlar öğrencinin refahı için. Her nekadar aile ve çocuk bir bütün olsa da ebeveyni eğitmek öğretmenin görevi değildir. Çocuğunuza sunduğu olanaklarla neslin gelişmesi hedeftir.
Toplumun gelişiminde ve ilerlemesinde etkin olan öğretmenlik mesleği bu nedenle saygın bir konuma sahiptir. Öğretmenler, öğrencilerinin hayatlarında kritik bir rol oynarlar. Çocuklarımızın akademik başarılarına, motivasyonlarına, kişilik gelişimlerine, sosyal becerilerine ve iyi oluş hallerine katkı koyarlar. Her bakımdan hedeflerine ulaşmalarına destek olur, kendilerine olan güvenlerini arttırır ve hayatta başarılı olmaya hazırlarlar.
1994 yılı itibariyle UNESCO tarafından 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlansa da ülkemizde, Mustafa Kemal Atatürk’ün başöğretmen sıfatını resmen aldığı günün yıldönümü olan ve Türkiye’de 1981 yılında resmen ilan edilen 24 Kasım Öğretmenler Günü meslek dayanışmasını ve öğretmenliğin saygınlığını güçlendirmek amacıyla kutlanmaktadır.
Öğretmen-veli görüşmelerinin gerçekleştiği ve aynı zamanda Öğretmenler Gününü kutladığımız Kasım ayı içerisinde, öğretmenlerimizin aldıkları eğitime güvenmenizi ve sizlerin ebeveynliklerinizde yaptığınız gibi, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çabaladıklarının bilincinde olmanızı dilerim.
Mesleğe ömür vererek emekli olmuş veya aramızda olmayan fakat hayatlarımıza dokunmuş olan öğretmenlerimizin ve mesleğe yeni giren genç öğretmenlerimizin, mesleklerinin yüceliğine dair bilinç uyandırmasını umar, meslek dayanışmasını ve öğretmenliğin saygınlığını güçlendirmek üzere 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlarım.