Site icon AİLEMİZ

Sürdürülebilir Beslenme

Uzman Diyetisyen Selen Teksoy Tamel

Nedir???

Neden Uygulamalıyız???

Faydaları- Zararları Var Mı???

Sürdürülebilirlik hayatımızın pek çok alanında karşımıza çıkan bir kavram ve beslenme biliminde de önemli bir yere sahiptir. Aslında sürdürülebilir beslenme yeni bir kavram değildir. Dünyada gerçekleşen hızlı nüfus artışı, küresel ısınma, biyoçeşitlilikte azalma, sınırlı enerji ve su kaynakları gelecek nesiller için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda bu tehditleri ortadan kaldırmanın yollarından birisi de bireylerin besin tercihlerinin düzenlenmesidir. Bu düzenlemeler son yıllarda “sürdürülebilir beslenme” kavramını ortaya çıkarmıştır.

Besinler için çiftlikten çatala gelene kadar geçen tüm süreçlerde doğal kaynakların kullanılması sürdürülebilirlik açısından beslenmeyi önemli bir noktaya taşımıştır. Sürdürülebilir beslenme, Gıda Tarım Örgütü’ nün (FAO) 2010 yılı tanımına göre, “insan ve doğa kaynaklarını en iyi şekilde kullanan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı, kültürel olarak kabul edilebilir, ulaşımı kolay, ekonomik, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve besinlerin çevresel etkilerinin az olmasına bağlı düşük besin ayak izine sahip diyetler” olarak belirtilmektedir.

Sürdürülebilir beslenme, gıda üretimine bağlı besin seçiminin çevresel etkisini en aza indirmeyle, besin atık ve kayıplarının önlenmesini, yerel ve mevsimsel gıdaların tüketilmesini, hayvansal besin ve beraberinde yağ oranı yüksek yiyeceklerin yerine bitkisel kaynaklı besinlerin tercih edilmesini sağlamaktadır.

Dünyada 821 milyon insan aç, yani her 9 kişiden 1’i açlıkla mücadele ediyor. Gelişmiş ülkelere bakıldığında ise her yıl üretilen gıdaların yaklaşık 1,3 milyar tonu, yani üçte biri israf ediliyor. Yıllık olarak tahılların %30’u, sebze ve meyvelerin %40-50’si, yağlı tohumların %20’si, et ve süt ürünlerinin %30’unun israf edildiği bildiriliyor. Oysa tüm dünyada gıda israfı yalnızca %25 azaltıldığında, 870 milyon insanın yıllık besin ihtiyacının karşılanabileceği belirtiliyor.  Gıda israfının önlenmesi, herkesin güvenilir gıdaya ulaşabilmesi, yoksulluğun ortadan kaldırılması, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılabilmesi sürdürülebilir beslenmenin en önemli hedefleridir.

 

Sürdürülebilir beslenme ilkeleri

 

Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları Kazanabilmek İçin;

• Diyet psikolojisinden çıkıp kendinizi tanıyın.
• Kendi sağlığınız, hayatınız için bir şeyler yaptığınızı düşünün.
• Yemek için değil yaşamak için yiyin.
• Diyette yasak olmaz, önemli olan ne kadar tüketildiği ve ne sıklıkla tüketildiğidir.
• Beslenme günlüğü tutmaya çalışın, gün içi besin takibi için en etkili yöntemdir. Günün telaşı içerisinde neyi doğru neyi yanlış yaptığınızı kontrol etmek çok zor olur.
• Yerel besinleri tüketmeye ve yerli üreticilerden alışveriş yapmaya özen gösterin. Satın aldığınız besinleri doğru koşullarda saklayın.
• Hiçbir besini israf etmeyin. Besinlerin sularını veya sap, yaprak gibi kısımlarını değerlendirin.
•Ambalaj, poşet, plastik kullanımını azaltın, tekrar tekrar kullanılabilen çevreye zarar vermeyen geri dönüştürülebilir ürünler tercih edin.

Sürdürülebilir beslenme modüllerine bakıldığında birinci sırayı akdeniz diyeti almaktadır. Onu takip eden modeller ise yeni Nordik diyeti, vejetaryen diyet, DASH diyeti ve çift piramit modelidir. Son dönemde en çok konuşulan iki beslenme modeline kısa bir göz atalım.

 

Sürdürülebilir Akdeniz Tipi Beslenme

Geleneksel bir diyet olan sürdürülebilir Akdeniz tipi beslenme modeli, bitki bazlı gıdalar, lif ve antioksidan kaynaklı meyve, sebze, tam tahıllar, baklagiller, kabuklu yemişler açısından zengin, kırmızı ve işlenmiş et, doymuş yağlar ve şekerli besinler bakımından sınırlı bir diyettir. Balık, deniz ürünleri, yumurta, beyaz et ve süt ürünlerinin orta düzeyde alımını ve kültürel olarak kabul edilebilir olmasından dolayı orta düzeyde şarap tüketimini içermektedir. Tercihen her zaman taze, mevsiminde, az işlenmiş ve mümkünse yerel besinlerin tüketimine özen gösterilmelidir. Düzenli olarak orta derecede fiziksel aktivite (150 dakika/hafta veya 5 gün/hafta en az 30 dakika), yeterli dinlenme, mutfakta zaman geçirme ve keyifli aktiviteler bu beslenme modelinde önemlidir.

Et ve süt ürünlerinin daha az, bitkisel bazlı besinlerin ise daha fazla miktarlarda tüketilmesi sebebiyle sürdürülebilir Akdeniz tipi beslenme modelinin daha düşük sera gazı emisyonlarına ve su ayak izine sahip olduğunu göstermiştir.

 

Çift Piramit Modeli

İlk piramitte Akdeniz tipi beslenme önerileri yer alırken; ikinci piramitte besinler ve çevreye olan olası zararlı etkileri arasındaki ilişki gösterilmektedir. Beslenme düzeninde; piramidin tabanındaki meyve, sebze, tahıl ve bakliyatların yüksek tüketimi önerilirken; en üstte yer alan şeker ve kırmızı etin beslenme modelinde daha az yer alması gerektiği  gösteriliyor.  Sağdaki piramidin en tepesinde ise çevreye en fazla zarar veren besinler olarak kırmızı et, peynir ve balık yer alırken; tahıl, makarna, pirinç, süt, meyve ve sebzelerin çevresel etkisinin nispeten diğer besinlere göre daha düşük olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak sürdürülebilir yaşamın en önemli gerekliliklerinden bir tanesi sürdürülebilir diyetlerin benimsenmesidir. Besinin üretiminden başlanarak, tedarik, taşıma süreçleri ve tüketimi sürdürülebilir beslenme kavramının içerisinde yer almaktadır. Sürdürülebilir olarak kabul edilen diyet modelleri genel olarak mevsiminde, taze tüketimi destekleyen bitkisel temelli diyetler olarak ön plana çıkmaktadır. Hem insan hem de çevre sağlığına yararlı bu diyet modellerinin, aynı zamanda kültürel olarak kabul edilebilir olması önemlidir. Hem sağlık hem de çevre için sağlıklı diyet modellerinin benimsenip, beslenme alışkanlığı haline getirilmesi gerekmektedir.

Exit mobile version