Psikolojik Danışman
Verda Gülçür
Ebeveynlerin en fazla şikayetçi olduğu konulardan biri çocuklarının kendilerini dinlemediklerini düşünmeleridir.
Ancak ebeveynlerin burada sormaları gerekenler;
- Çocuğum neden beni dinlemiyor?
- Çocuğumun beni dinlemesi için ne yapmalıyım?
- Ben çocuğumu dinleyip anlamaya çalışıyor muyum? sorularıdır.
Birey hangi yaşta olursa olsun ister çocukluk çağında, ister buluğ çağında, ister ergenlik, ister yetişkinlik, isterse yaşlılık döneminde emir almaktan hoşlanmaz.
Kendisine emir kipi ile kurulan cümlelere karşı direnç oluşturur.
O yüzden konuşurken kurduğumuz cümleler çok önemlidir.
Cümlenin sonuna lütfen, rica ederim, yaparsan mutlu olurum, yapalım mı, hadi deneyelim gibi kelimeler kullanmak bireyi teşvik etmeye yardımcı olur.
Bu durum elbette ki hemen “evet” cevabı alacağımız anlamına gelmez.
Aldığımız “hayır” cevabı sonrasında çocuğumuzun bunu onaylamama nedenini öğrenmeli yani çocuğumuzu dinlemeli ve ortak bir çözüm yolu bulmak için çaba göstermeliyiz.
Bunu yaparken ilk olarak kaç yaşında olursa olsun çocuğumuzun veya evimizin patronu olmadığımızı, çocuğumuz da olsa kendine özgü bir mizacı, karakter yapısı olduğunu kabullenmeliyiz.
Çocuğumuzun karakteristik özelliklerini baskı yaparak değiştirmeye çalışmak yerine veya bu özelliklerinden şikayet etmek yerine onu olduğu gibi kabullenerek ortak noktada anlaşmamız gerektiğini kabullenmeliyiz.
Örneğin çocuğumuz derslerine çalışma konusunda isteksizse derslerine çalışmak yerine daha çok televizyon karşısında zaman geçirmeyi, bilgisayar ile oyun oynamayı tercih ediyorsa çocuğumuza yüzlerce kez ödevini yap, dersine çalış, ödevini yapmazsan hiçbir istediğin olmayacak gibi cümleler kurmak çocuğun derslerine olan ilgisini daha da azaltır ve sizin defalarca kullandığınız aynı cümleler belli bir dönem sonra sizin söylediklerinize karşı duyarsız olmasına neden olur. Bunu yapmak yerine önce çocuğumuzun yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfetmek ve bu şekilde çocuğumuzu yönlendirmek daha etkili olacaktır.
Sayısal derslere ilgi duyuyorsa sayısal bilgisini geliştirmesine destek olmak sözel derslerinde ise bilmesi gereken kadar öğrenmesine yardımcı olmak yada tam aksine sözel derslerine karşı ilgi ve yeteneği daha fazla ise sözele yoğunlaşıp sayısal da bilmesi gereken kadarını bilmesinde yardımcı olmak. Eğer tümüyle sorumluluk almayı reddediyorsa sürekli derslerini yap demek yerine yada oturup çocuğumuzun derslerini yapmak yerine öğretmeni ile bir defaya mahsus değil sürekli iletişim içinde olarak çocuğumuzun sorumluluk almasını sağlamalıyız.
Kesinlikle diğer insanlara çocuğumuzu şikayet etmemeli, çocuğumuzu tembel sıfatıyla etiketlememeli, kendimizden uzaklaştırmak yerine sorunu çözmek için duygusal bağımızı arttırmalıyız. Bunlara rağmen davranışlarında değişiklik olmazsa yapılan davranışın bedelini ödememesi için ona destek olmamalıyız.
Çoğu zaman çocuğumuzu ödev yapmadığı zaman yerine ödevini yapmak ya da sınıfı tekrar etmesi gerektiği zaman bir şekilde çocuğumuzu bundan kurtarmak çocuğumuz için iyilik değil en büyük kötülük olacaktır. Bu sadece dersleri için geçerli bir örnek değildir. Suç işlediği zaman kurtarmak, hatalarını örtmek her seferinde daha büyük hatalar yapmasına neden olacaktır. Sizin nasihatlarınızı dinlemek yerine sizi kullanmasına neden olacaktır.
Deneme yoluyla öğretme: Deneme yoluyla öğretme de en etkili öğretme yollarından biridir. Örneğin asitli içecekler sağlığa zararlıdır demek yerine diş doktorumuzdan söktüğü dişlerden birini bize vererek kolanın içinde bir gün tutup ertesi gün ne olduğunu göstermek gibi.
Sigara içmek sağlığa zararlıdır demek yerine internet ortamından sigaranın içeriğini birlikte araştırmak, mümkünse çok travmatik bir durumda olmayan akciğer rahatsızlığı olan bir bireyle çocuğumuzu tanıştırıp yaşadıklarını anlatmasını istemek gibi.
Sürekli olarak düşeceksin, dokunma gibi cümleler kurmak yerine zarar görmeyeceğinden emin olduğumuz durumlarda biraz canı yanacak da olsa tutmamak, bir bıçağa dokunmamasını söylemek yerine plastik bıçak kullanmasına izin vermek, bıçak kullanamazsın demek yerine kullanabileceği yaş konusunda bilgi vermek yasak değil sınır koymamızı sağlayacak ve öğrenme ve dinleme konusunda daha etkili olacaktır.
Aynı şekilde sürekli yapılan eleştiri de çocuğumuzun bizi dinlememesine sebebiyet vermektedir. Eleştirmek yerine fikrini sormak bize göre olan doğruyu söylemek yerine sence böyle olsa daha iyi olur mu demek çocuğumuzun bize güvenmesine, fikirlerini daha rahatlıkla ifade ederek bizim de fikirlerimizi dinlemesine yardımcı olacaktır.
Örneğin arkadaşını beğenmedim demek yerine arkadaşının hoşlanmadığınız davranışını söyleyip bu şekilde yapsa sence daha iyi olmaz mıydı? sorusunu sormak arkadaşını sevdik ancak küfürlü kelimeler kullanmasa sence de daha iyi olmaz mıydı? Bu şekilde sorulan bir soru bu arkadaşın küfürlü kelimeler kullanıyor, bir daha görüşmeyeceksinden çok daha etkili olacaktır. Yasak olan yaptığı davranışı gizlemeğe, gizli yapılan davranış ise çocuğumuz üzerindeki kontrolümüzü kaybetmemize neden olacaktır.
Ya da “Nasıl giyindin üzerindekilerini çıkar. Seni bu şekilde yanımda taşımam.” gibi cümleler yerine “Kıyafetlerinin tarzı hoş ancak gideceğimiz ortama uygun değil. İstersen bugün başka bir şeyler giy. Arkadaşlarınla ve bizimleyken bunları yeniden üzerinde görmek isteriz.” demek çocuğumuzun bize saygı duymasına ve bizi dinlemesine yardımcı olacaktır.
Eleştiri uzaklaştıracak, aradaki saygıyı bozacak ve bize karşı geçici de olsa olumsuz hisler beslemesine neden olacaktır.
Her ne kadar çocuğumuz da olsa çocuklarımızın sahibi değiliz. Nasıl ki bizim kendimize has bir karakterimiz varsa çocuklarımızın da kendine has bir karakteri mevcuttur. Önemli olan orta noktayı bularak bağımızı güçlendirmek ve bu bağ sayesinde çocuğumuzu koruma altına alabilmektir.
Bu yüzden de dinlenmek istiyorsak dinlemeli, saygı görmek istiyorsak saygı göstermeli, sevgi görmek istiyorsak sevgi vermeli, anlaşılmak istiyorsak anlamalıyız.