Javier Marias

Doç. Dr. Erdem Yılmaz

Javier Marias (1951-2022)

Madrid doğumlu yazar erken yaşlarda yazmaya başladı. Oxford Üniversitesi’ nde İspanyol Edebiyatı ve Çeviri Kuramları dersleri verdi. 1986’ dan itibaren roman kahramanlarının hepsi çevirmen olup çevirmenlik tecrübelerinden esinlenmiştir.

2022 yılında COVİD-19 nedeniyle Javier Marias’ ı kaybettik.

Ben yazarın Beyaz Kalp (1992), Yarınki Yüzün üçlemesinin ilk iki kitabı olan Ateş ve Mızrak (2002) ile Dans ve Rüya (2004) kitaplarını ve son olarak bu yazının yazılmasına vesile olan Duygusal Adam (1986) kitaplarını okudum.

 

Duygusal Adam

 

Javier Marias’ ın kendisine has bir dili ve metodu var. Marias görüyor, inceliyor, çözümlüyor ve tanımlıyor. Bu kendini durmadan besleyen ve bitmeyen bir süreç. Ana karakter karşılaştığı olayları, duygularını, çevresindeki insanları kendi içinde öyle derinden yaşıyor ve öyle analitik yaklaşıyor ki sanki başka bir boyuta geçiyoruz fark etmeden.

 

Okurun olay örgüsünün etrafında dolaşmasına veya hafifçe dışına çıkmasına, kimi zaman zamansal geri dönüşlere neden olan bu analitik yaklaşım ‘ben neredeyim, şu anda ne oluyor?’ duygusuna sebep olabiliyor. Bu sebeplerle Marias okumak en az optimum dikkat gerektiren, emek isteyen bir süreç.

 

Kimi zaman cümleleri o kadar uzayabiliyor ki, bir sayfayı bulabiliyor. Okurun kendisini kitaba bırakması bir gereklilik. Çünkü metin akıp gidiyor, okurun da metinle birlikte akması için eser içinde çözülmesi gerekli.

 

Tutku yazarın en çok işlediği temalardan. Bu duygu, tanımı gereği çok yoğun. İlişkilerde rasyonel bakışı sabote eden ve illaki o maraz tarafa doğru muhattabını çeken tehlikeli bir enerji alanı. Bu öyle bir yoğunluk ki sonraki kaçınılmaz eylemlerin ve sonuçlarının çorap söküğü gibi ilerlemesinin yakıtı adeta.

 

Hayal, bellek, yaşam diğer önemli temalarından. Kurgu gereği veya belki de normal hayatın yetmemesi nedeniyle hayal ve rüyaları metne serpiştiriyor yazar. Gerçek nerede bitiyor hayal nerede başlıyor hep flu, biraz da okura bırakıyor sanki. Bellek gibi bir süreç anlatılanlar, sınırları hep biraz müphem.

 

Yazar ‘…kurgusal, dahası, asla var olmamış bir şey üstüne yapılandırılandan daha etkili ve daha uzun ömürlü BOYUNDURUK yoktur…’ diyor. Yönetim dinamiklerinin bu kadar zeminsiz ama bir o kadar da kuvvetli olabilmesi insanı gerçekten şaşırtıyor.

 

Bir başka bölümde ‘…birazcık ahbaplık uğruna, böyle ipe sapa gelmez, bin kez karşılaştığım ve haliyle (daha başından belli) bilgisizlikten kaynaklanan saygısızlığın izlerini taşıyan bir gevezeliğe yakayı kaptırmaya sahiden değer miydi?..’ diye patlatıveriyor Marias. Günümüzde her tarafta görülen kalitesizlik ve sığlığa karşı nasıl bir protesto bu, hem de 1986 yılında yazılmış. İşte en çok bu anlarda okumanın mucizevi tarafını hissedebiliyorum.

 

Kitaptaki eski borsa simsarı-refakatçi karakterinden şöyle bir replik çıkıyor ‘…ben elimden geleni yapıyorum, fakat düş gücüm pek geniş değildir, hem yıllar yılıdır böyle sürüp gidiyor ve artık yorgun düştüm, çok yorgun. dertlerinin neler olduğunu biliyorum, ezberledim onları, o da yürüttüğüm mantıkları, başvurduğum çareleri, ikna yollarımı biliyor…’ Ne kadar ilginç ve yerinde bir özet günümüzdeki birçok arkadaş ve evlilik ilişkileri için. Uzayan ilişkilerin belki de kaçınılmaz sonucu bu cümleler.

 

Belki de sürekli ve yaratıcı ilgi-alakanın eksikliğinin tanımı. İnsanlar eninde sonunda birbirlerine nasıl davranılması gerektiğini öğretiyor, gittiği yere kadar gidiyor ilişki.

 

Bir süre sonra çoğu kez ‘Bunu bana nasıl yapar?’ naraları yükseliyor, karşı tarafa kendisine öyle davranmasına izin verdiğinin sinyalini çok kez verdiğinin farkına varmadan.

 

Dayatıcı ve baskıcı bir karakter olan banker hakkında şöyle bir cümle geçiyor sonra ‘…kibirli ve kuru olan birini dikkatli ve gönül çelici birine dönüştüren biçimsel ayrıntılar konusundaki eksiksiz bilgisiyle soğuk doğasını örtbas eden tiplerdendi…’.

 

Kişilik dönüştürme ve biçimsel ayrıntılar konusundaki eksiksiz bilgi heralde politik doğruculuk ve manipülasyon çerçevesinde algılanabilir. Bu durumu günümüzde insan ilişkilerinde en temel problemlerden biri olarak tanımlasak heralde hatalı olmayız. Biçimde gösterilecek her türlü özen insanın asıl özünü tabii ki değiştiremez ama kısa vadede bu durumun işlediği de bir gerçek, diğer taraf enkaz haline gelene kadar.

 

Marias’ ın psikolojik analizleri gerçekten çok keskin. Javier Marias okumak insan doğasını, ilişkilerini ve tavırlarını anlamada çok değerli bir anahtar. Hep beraber okuyarak gelişme dileğiyle.

 

21-24 Ekim 2023

Paris-İstanbul

Kaynakça

1- Duygusal Adam (1986) Javier Marias, çevirmen: Neyyire Gül Işık, Yapı Kredi Yayınları