Raziye Kocaismail

Yoga ve Mandala Eğitmeni

Ferdiye  Yurdakul

Kanser Öykülerinin En Önemli Örneklerinden Bir Tanesi

Yaşama Gerçek Bir Dokunuşla Yanıt Vermek Böyle Bir Şey Olsa Gerek!

Başkan Raziye Kocaismail

 

Kanser, tanı ve tedavi sürecinde hasta için olduğu kadar hasta yakınları için de yıpratıcı bir sağlık sorunu. Biyopsikososyal bakış açısına göre, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler hastalıkların seyrini etkilemekte ve kanser gibi ciddi bir sağlık problemi ortaya çıktığında yalnızca hasta değil, hastanın yakın çevresindeki kişiler de birtakım değişimler yaşamaktadır. Bu değişimler aile bireylerinin ve özellikle hasta bakımını üstlenen kişilerin fizyolojik ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gibi, sosyal yönden de bazı problemler yaşamalarına neden olabilir.

 

Gerçek Bir Başkan

 

Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanımız Kocaismail, gerçek bir başkan. Gençliğimden beri onu televizyon kanallarında her gördüğümde bambaşka duygular içerisine girerdim.

 

Onunla mutlaka tanışmak ve sohbet etmek isterdim. Bir gün, Girne Üniversitesi 60+ Tazelenme Programı’nı çerçevesinde verdiğim Felsefe dersimde, yeni öğrenciler sınıfa kendilerini tanıtmak için söz hakkı alıyorlardı. Salonun arka tarafından birisinin daha ayağa kalkıp o en içten kalbinin güzelliğiyle ayağa kalktığını gördüm. Gözlerime inanamadım. Öncelikle, onun kendisini tanıtmasını bekledim ve önünde eğildim. Senelerdir kendini kanser hastalarına adayan bu güçlü, merhametli, annemin ve benim uzaktan da olsa çok sevdiğim kadın, dersimdeydi. Az sonra dersimi dinleyecek, derse katılacak, ondan çok şey öğrenecektim.

 

Yirmi iki senelik Öğretmenlik yaşamımda ilk defa bir öğrencim beni bu kadar heyecanlandırmıştı. Kendisiyle hala devam eden bir öğrenci öğretmen ilişkimiz olduğu için de fevkalade bir mutluluk içerisinde olduğumu söylemek istiyorum.

 

Kanserden Sonraki Yaşam

 

12 Aralık 1991’de Londra’da doğdu. Bu tarih, onun kanserden sonraki yaşamının tarihi. Yaşamı arzu ettiği gibi, hayalci, kendine güvenen birisi olmuş. Öncesinde, her şeyi dert edermiş. Sevmediği ortamlarda bile başkaları sevinecek diye o ortamlarda bulunurmuş. Sadece, evlatlarına değil; komşuları için, herkes için kendinden ödün verirmiş.

 

Gerçek anlamda yaşamak için, bu yaşamın mücadeleyle dolu olması gerekmediğini, hiç kimse için uğraşılmaması gerektiğini, keyif alınmayan ortamlarda zaman geçirmek istemenin doğru olmadığını söylüyor.

 

“Oynadığım Bir Oyun Vardı”

 

Kocaismail, samimi, içten konuşmasıyla beni etkilemeye devam ediyordu: “Son evre denilen kanserden yaşama şansı bulduğum bu sırdır, beni ayakta tutan. İnanıyorum ki 1969’da babamın önünde oynadığım bir oyun vardı.

 

Babamı İngiltere’ye gönderdik. Öldüğünü kabullenemediğimde çocuklar gibi bir oyun oynadım.

 

Babamın Londra’da olduğunu, hayatta olduğunu, kocaman bir yalan üzerine kurulmuş bir mutluluktu, bu oyun. Babamı düşündüğüm an, beraberinde büyük bir travma yaşıyordum. O, Londra’da yaşardı. Bu yalana inanmıştım. Londra’da akrabalarımız vardı. Benim de Londra’ya gitmemi istiyorlardı. Onlara siz gelin derdim. Oraya gidip o kabullenemediğim mezar taşıyla karşılaşamazdım. Bunu başkaları yaşadı mı bilmiyorum? Fakat ben, bunu yaşadım. Ta ki kırk ikinci yaş günümde kötü bir haberle karşılaşana kadar. Babam, kırk iki yaşında vefat etmişti. Şubatta gitti, mayısta Londra’da vefat etti.”

 

“Ben Hasta Olmadım”

 

“Ben, hasta olmadım. Düşüncem, beni hasta etmişti. Babam gibi son evrede ben de 1991’de uçağa binip bir bilinmeze doğru yol aldığımda sonucumun babam gibi olacağı korkusunu yaşadım.” Bu sözleri söylerken o anları yaşadığını gözlerinin derinliklerinde gördüm. Devam etti: “Ve… Bir gece rüyamda Londra’dayım. Gördüğüm ev, Akıncılar’ da olan evdi.

 

Nuriye, kapıyı açıyor ve kapıda babam. O genç, yakışıklı adam, beni karşılıyor. Sanki, ayağına gelmem mi gerekiyordu der gibi bana bakmıştı. Bu rüyayla onun mezarına gitmeye, bu gerçekle yüzleşmeye karar verdim. O günden sonra, travmalarımla baş etmeyi öğrendim. Duygularımla aklımı dengelemeyi öğrendim. Değiştiremediğim gerçekler için yapabileceklerimle mutlu olabilmeyi öğrendim.”

 

Kanser Hastalarına Yardım Derneği

 

Sene 1993. 26 Mayıs’ta dernek kurulur. 1993 Ocak ayına kadar Londra’da tedavi görür. Üç ameliyat geçirir. Yeni protokollerle yeni tedaviler yapılır. Hastalık, yayıldıkça yayılır. Böyle bir süreç nihayetinde doktorlar, yakınlarını çağırırlar. Tedavinin deva etmeyeceğini, uçabilecek durumdayken Kıbrıs’a, çocuklarının yanına gidip yaşamasını söylerler. Peki, Raziye Kocaismail, tüm bu söylenenlere karşılık ne yapar ya da neler düşünür?

 

Raziye Kocaismail Ne Yapar?

 

Sene 1993. 26 Mayıs’ta dernek kurulur. 1993 Ocak ayına kadar Londra’da tedavi görür. Üç ameliyat geçirir. Yeni protokollerle yeni tedaviler yapılır. Hastalık, yayıldıkça yayılır. Böyle bir süreç nihayetinde doktorlar, yakınlarını çağırırlar. Tedavinin devam etmeyeceğini, uçabilecek durumdayken Kıbrıs’a, çocuklarının yanına gidip yaşamasını söylerler. Peki, Raziye Kocaismail, tüm bu söylenenlere karşılık ne yapar ya da neler düşünür? Tabii ki de bu cümleleri duyunca başka bir yalan uydurur. Tıbbi terimleri anlayabilecek kadar derin bir kültüre sahipti. Doktorların dediklerini anlıyordu. Bunları duymak, onu sevindirmişti.

 

Kocaismail: “Babam gibi olmamıştım. Kıbrıs’a sağ dönüyordum. Son ameliyatımda maddi yönden tükenmiştim. Ve… tedaviyi bıraktım. Yaklaşık bir buçuk ay geçmişti. Hastaneye de gitmedim. Biraz vaktim varsa da çocuklarımın hakkını yememeliydim. Kıbrıslı Türk Doktor Teoman Sırrı, benim için bir balo yapabileceklerini ve bu şekilde üçüncü ameliyat için para toplayabileceklerini söylemişti. Köyde herkese yardım eden kişiyken kendimi ihtiyaçlı gördüm. Onurum kırılmıştı. Böyle bir şeyi kabul edemeyeceğimi söyledim.”

 

Fısıltı Gazetesi

 

“Bir buçuk ay boyunca tedaviyi bırakmıştım. Londra’daydım ve bir dönem kendimi odaya kapatmıştım. Neredeyse köydeki herkes, beni eleştirmekteydi. Fısıltı gazetesiyle böylece hakkımda söylenenler yayılmıştı. Oğlumun öğretmeni Gülyüz Hanım, arayıp oğlumun durumuna üzüldüğünü söyledi. Sınıfta hangi konu olursa olsun çocuğumun konusu, ‘anne’ oluyormuş. O akşam uyandım. Bir yanda çocuklarım; bir yanda kabullenemediğim bir balo… Çocuklarım için bu baloyu kabul ettim. Ama, karşılığında ant içtim ki sağ salim Kıbrıs’a dönersem; bana yapılanı ben de diğer kanser hastalarına yapacağım. Bu karardan sonra, huzur içinde uyudum. Ameliyat oldum ve üç ay sonra Kıbrıs’a gönderildim.”

 

Otuz İki Yıl Geçti

 

“Şu an, bu ameliyatın üzerinden otuz iki yıl geçti. Otuz iki yıldır beni yaşatan şey, önüme projeler koyarak kanser konusunda toplumu bilinçlendirmek oldu. Bu projelerden kendimi dinleyecek zamanım olmadı. Fakat, öncesinde Kıbrıs’a ilk döndüğüm zamanlarda ağrılarımı dinlerdim. Bu ağrıların ilerleyen bir kanser olduğunu söylerdim, kendi kendime. Bunun için sizlere; yorgun, bitap düşene kadar keyif aldığınız şeylerle uğraşın diyorum.”

 

Dernekte Otuz Yıl

 

Dernek kurulalı otuz yıl olmuş. Her kanser hastasını karşıma alıp onun sorularının neler olduğunu bilmeyi, sıkıntılarını anlamayı; onları bu şekilde rahatlatmayı ilke edindim. Balo yapıldığında almadan verilemeyeceğini çok ağır bir bedelle öğrenmiştim. Karşılıklı alıp vermenin karşı tarafı da mutlu edeceğini anlamıştım.”

 

Kocaismail ve Projeleri

 

“2024, benim dernekteki SON’um. 2024 Temmuz ayında genel kurulumuz var. Son altı ayında sağlık kontrollerinin rutine bağlanması ve bu hastaların devlet tarafından aranması hususunda bütçe ayrılması gerektiğini, erken teşhisle önlenebilen kanser hastalığının böylece, % 70’inin önüne geçilebileceğini görmeye niyet ediyorum. Pahalı ilaçlara gereksinim duyulmadan, ucuz maliyetlerle toplumun kurtulabileceğini biliyorum. Böylece, yılda bize gelen 800’e yakın yeni hastanın yerine; bize sadece 200’ü gelecektir. Bu da çok önemli bir rakamdır.”

 

Benim için

 

Kendisi için yazdığım bu iki yazıma karşılık, benim için Raziye Kocaismail’in yazdıkları: “Sizi çok seviyorum. Enerjinizi hiç tüketmeyiniz. Sizden daha da şifalanacak, hayata tutunma motive şansı bulacak benim gibi birçok insan vardır, mutlaka. İyi ki varsınız. İyi ki yollarımız Allah’ın izniyle kesişti. Nasıl bir heyecan sardı içimi, anlatamam. Allah size layık olmam için beni güçlü kılsın! Allah, bu yoğun, tertemiz sevgiye karşı beni utandırmasın.”

 

Ben de sizi seviyorum, sevgili Raziye Kocaismail! Hem de sizi hiç tanımadan, yıllar önce başladı bu sevgim. Bana şifacı diyorsunuz; fakat esas şifacı sizsiniz. Önce, düşüncelerinizi değiştirip de kendi geleceğinizin olabileceğine inanarak kendi kendinize şifa verdiniz; sonra da tüm hastalarımıza.

 

Sevgiye oynadınız. Sevgiyle tüm hastalıkların bitebileceğine inandınız. Oyunlarınızı pozitif yöne doğru çevirdiniz.

 

Pozitif oyun oynamayı ağır bir bedelle öğrendiniz; fakat sizin sayenizde, başkaları dediğimiz, o çok değerli yürekler, ağır bedeller ödemeden yüzdeliği düşürecekler, iyileşecekler… Bu durum, toplumumuz için, sizin, bizim için kurulabilecek en değerli şifa çemberidir.