Mine Avkıran Nur
ve Ferhat Atik
Yaratıcı drama ve tiyatro çalışmaları, sanatsal alanda olduğu kadar kişisel ve sosyal anlamda da gelişme kazandırıyor. Özellikle sosyal problemleri bulunan çocuk ve gençlerin iletişim becerilerini geliştiren, özgüven kazandıran ve artıran Yaratıcı Drama’yı, 20 yılını bu alana vermiş olan Yaratıcı Drama Lideri Fulya Adalıer Canbolat ile konuştuk.
Fulya Adalıer Canbolat, Ailemiz Dergisi için çocuklar, gençler ve ebeveynlere çok önemli mesajlar verdi.
Sizleri okuyucularımıza en iyi şekilde anlatmak adına yaptığımız araştırmalara baktığımızda, Ankara’da uzun bir dönem yaşadığınızı, burada yaratıcı drama eğitimi alarak bu alanda çalışmalar yaptığınızı, oyunlar sahneye koyduğunuzu biliyoruz. Ayrıca yaratıcı drama, ebebiyat ve tiyatro oyunu ile ilgili örnek teşkil eden kitaplarınız var. Son bir yıldır yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
“Milli Eğitim Bakanlığı Drama Liderliği/Eğitmenliği eğitimime ek olarak Ankara’da yaşadığım yaklaşık 20 yıllık süreçte, gerek yurt içi gerekse yurt dışında drama, tiyatro, gençlerle ve çocuklarla oyun sahneleme alanında birçok eğitim aldım. Ankara’da görev aldığım Müjdat Gezen Sanat Merkezi ve Okul Serhat Kılıç’ta her yaştan öğrencilerimle çalışarak tecrübe kazandım. Pandemi sonrası Ada’ya ailece geri dönüş kararı aldık ve geldik. Çok yoğun çalışma temposunu Ankara’da bıraktım. Buradaki çalışmalarım butik çalışmalar. Genellikle farklı yaş guruplarından bir sınıf açmayı tercih ediyorum. Sınıflarımdaki öğrencilerin ileride sanat eğitimi almaya istekli ve yetenekli olmalarına özen gösteriyorum.”
Atölye Drama olarak tiyatro oyunu ve müzikal çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Bunlardan bahseder misiniz?
“Atölye Drama, benim mesleki alanda yaptığım çalışmaları görsel olarak paylaştığım Instagram sayfam. Atölye Drama’nın eğitimcisi olarak bu yıl, 11-14 yaş gençlerle Lefkoşa Belediye Tiyatrosu çatısı altında eğitim veriyorum. Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ile tiyatro eğitiminin çocuk ve gençlerdeki öneminin bilinciyle çalışıyoruz. Ayrıca Girne’de Mod Müzikal olarak 8-10 yaş çocuklarla müzikal tiyatro alanında ilk mini gösterimizi sahneledik. Küçük Kara Balık oyunumuzu drama, tiyatro ve dans üçlüsü ile bütünleştirip öncesinde özel görüşmeler sonunda belirlediğimiz minik kursiyerlerimizle gerçekleştirdik.”
Kurslara katılım için kriterler neler? İlgilenenler için neler söyleyebilirsiniz?
“Çalışmalarımın Lefkoşa ve Girne’deki butik sınıflarda üç alanda sürekli olarak devam etmesini planlıyorum. Bu üç alan, Yaratıcı Drama eğitimi, Drama yöntemiyle oyun sahneleme ve müzikal şeklinde olmaya devam edecek. Grupları yaşların gelişim özelliklerine göre sınıflandırmak çok önemli. Örneğin, 8-10 yaş, 11-14 yaş ve 15-18 yaş gibi.”
Yaratıcı Drama ile Tiyatro arasında farklar olduğunu biliyoruz. Bu konuya açıklık getirebilir misiniz?
“Yaratıcı drama eğitimi, kavram olarak Türkiye ve Kıbrıs’ta çok karıştırılıyor. Yaratıcı drama, bir eğitim yöntemidir. İşlenmek istenen konu belirlendikten sonra çok dikkatli bir şeklide yapılandırılır. Isınma dediğimiz konuya hazırlık amaçlı oyunlarla başlar ama oyunla devam etmez. Asıl çalışma dediğimiz bölüme geçilir. Burada tiyatro teknikleri kullanılarak konu işlenir. Doğaçlama, rol oynama, canlandırma gibi birçok teknikten faydalanırız ama bu tiyatro eğitimi değildir. Psikiyatrist ve pedagoglar, gelişimi olumlu yönde etkileyeceği için çocukları yaratıcı drama kurslarına yönlendirse de maalesef Türkiye’de ve Kıbrıs’ta bu eğitim tam anlamıyla verilememektedir. Bunun en büyük sebebi ise ailelerin yıl sonunda gösteri talebinde bulunmasıdır. Bu nedenle eğitimlerimi üç bölüme ayırdım.
1 – Yaratıcı Drama Eğitimi.
2 – Drama yöntemiyle oyun sahneleme. Bu eğitimde sadece oyun çıkarmaya yönelik eğitim ve yıl sonunda oyun sahnelemek.
3- Müzikal Sahneleme.
Yaratıcı Drama’nın çocuklar üzerindeki etkisi hakkında neler söylersiniz? Gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
“Yaratıcı Drama’nın, sadece çocuklarda değil, her yaş gurubundaki katılımcılar üzerinde bıraktığı olumlu etki tartışmasız ispatlanmıştır. Kitaplarda yazılanların aksine kendi kişisel gözlemlerimi aktarmak isterim. Diğer bilgiler, zaten her yerde mevcut. Yaklaşık 20 yıllık eğitmenlik hayatımda yaratıcı drama eğitimini düzenli alan çocuklarda gördüğüm fark, bariz olarak yaşıtlarının çok ilerisinde kendini ifade etme, doğru duyguyu doğru ses ve vücut diliyle kullanma, ne istediğini bilip bunu dile getirme yani özgüven ve en önemlisi empati. 6 hatta 8 yıl boyunca çocukluk çağından genç birey oluşlarına eşlik ettiğim öğrencilerime bir bakıyorum. Bu gençler, hayatta istediklerini elde etmek için hedef belirleyen kişiler oldular. Drama eğitiminin, matematik, kimya gibi akademik başarı için önemli olduğunu kavramış bu gençlerin bugünkü başarılarını gururla izliyorum.
Üniversite sınavlarının olduğu yıl dahi eğitimlere katılan bu gençler, nitelikli zaman geçirdiler. Hayatta başarılı olmak için hedefler koydular ve çalışmanın zevkli yanını yaratıcı drama atölyelerinde deneyimlediler. Gözümün önündeki bu gençler, ‘Drama, hayatın provasıdır’ felsefesiyle pekiştikleri için başarının yolunu çok erken keşfettiler. Çalıştığım öğrenciler arasında çok farklı aile yapısına sahip çocuk ve gençler vardı. Ailesi dağılmış, ilgi göremeyen, ailesi yoğun iş temposunda olan, çok eğitimli ama aile içi iletişim sıkıntısı olan yada tam tersi sadece sanata ilgi duyan ve başlamak için doğru noktayı arayan katılımcılarla uzun yıllar çalıştım. Drama eğitimi hakkında şimdiye kadar olumsuz geri dönüş almadım. Bazı öğrencilerimin yaşadığı sıkıntıları gözlemleyerek aileleri ile yaptığım görüşmelerimde şu noktaya eğildim. Yaratıcı Drama eğitimi, kişiye çok şey katar ama değişim sadece çocukta olmaz. Şöyle düşünün, sürekli girişken olmasını istediğiniz çocuğunuz, Yaratıcı Drama dersinde fikirlerini özgürce söyleyebiliyor. Bunu deneyimliyor. Derste sıkıntısı yok ama evde çekiniyor.”
Yaratıcı Drama Lideri olarak çocuklar, gençler ve ebeveynlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
“Yaratıcı Drama Lideri olarak verebileceğim en önemli mesaj, fırsat bulurlarsa ‘eğitimli’ drama liderinin atölyesine katılsınlar. ‘Drama Hayatın Provasıdır’ sözünden hareketle çalışmalara katılsınlar ve yaşayarak deneyimlesinler.”