Mabet Ağacı

Ümmü Gülsüm Çinici

Bir zamanlar çeşit çeşit ağaçlardan oluşan çok güzel, kocaman bir orman varmış. Bu ormandaki ağaçlardan bazıları uzun boylu, bazıları bol yapraklı, bazıları rengârenk, bazıları mis kokuluymuş. Her biri

diğerinden farklı özellikte olsa da birbirine saygı duyan, ötekini önemseyen ve bu sayede çok iyi anlaşan ağaçlarmış onlar.

 

İşte bu ormandaki ağaçlardan biri de mabet ağacıymış. Günlerden bir gün ormandaki birkaç ağaçla beraber bir mabet ağacı, yerinden sökülerek şehre götürülmüş. Bu mabet ağacı, şehirde pek çok arabanın hiç durmadan ilerlediği bir yolun köşesinde açılan çukura yerleştirilmiş. Onun gelişinden sonra zaman içinde belli aralıklarla bu yol kenarına birçok ağaç daha getirilmiş. Getirilen diğer ağaçlar da açılan çukurlara tek tek dikilmiş. Gelenlerden bazıları çok fazla hava kirliliği olduğu için hastalanmış ve kısa zamanda kuruyup zayıflamış. İnsanlar hastalanan ağaçları yeniden ormana eski yerlerine götürmüş.  Bazıları insanların hatalı davranışları sonucunda zarar görmüş ve dayanamamış onlar da.  İnsanlar onları da geri götürmüş. Getirilen ilk ağaç olan mabet ağacı, ne kirli havaya aldırış etmiş ne susuzluğa ne gelip geçen insanların üzerine adını yazarken ona verdiği zarara ne de araçların virajı alamayıp gelip çarpmasına. O yerinde sapasağlam büyümeye devam etmiş.

 

Mabet ağacı yerinde daha güçlü ve görkemli olmayı başarmış. Özellikle sonbaharda parlak sarıya dönen yelpaze şeklindeki yaprakları göz alıcı oluyor, ona bakmak insanların hoşuna gidiyormuş. Kısa zaman sonra, insanlar bu ağacın yol kenarında olması gereken tek ağaç türü olduğuna karar vermiş. Birkaç yıl içinde görevliler yol kenarındaki diğer ağaçları söküp onları yeniden ormana götürürken onların gitmesiyle boşalan bütün çukurlara ormandan topladıkları mabet ağaçlarını getirip dikmişler. Ağaçlar sokağa, şehre hoş bir görüntü katmış. Her şey yolundaymış, ta ki mabet ağaçlarının meyve vermeye karar vermesine kadar. Madet ağaçları art arda meyve vermeye başlamış. Mabet ağaçları meyvelerini büyütürken sokağa çok kötü bir koku yayılıyormuş. İnsanlar bu kokudan çok rahatsız olmuş. Kimse kokunun nereden geldiğini başlarda anlayamamış ama kötü kokunun kaynağı çok geçmeden bulunmuş. Koku şehri saran mabet ağaçlarından geliyormuş. Ağaç çok sağlammış, güçlüymüş, güzel yaprakları varmış, havayı temizliyormuş ama meyve vermeye başlayınca ve de sonrasında çok kötü koku yayıyormuş. İnsanlar bütün sokağı, şehri yol boyunca bu ağaçla doldurduklarına pişman olmuş ve bir seçim yapmak zorunda kalmışlar.

 

Mabet ağacının çok iyi özellikleri varmış. Fakat sadece bir tane bile olsa tahammül edilemeyecek kadar ağır, yoğun, baskın bir kokusu da varmış. Koku yüzünden artık sokaklara, mahallelere hatta şehre bile girilemez olmuş. Mabet ağaçları ormandayken kokuları bu kadar çok hissedilmiyormuş. Ormanda diğer ağaçların çıkan kokuyu bir şekilde azalttığı belliymiş. İnsanlar bunu yapamamış.

 

Alınan kararla bütün mabet ağaçları sökülüp ormana götürülmüş. Onun kadar sağlam olmasa da insanlar ormandan etrafa güzel kokular yayan başka ağaçlar getirip yol kenarlarına dikmişler. Onları korumak için önlemler almışlar. Kim inanır, mabet ağacı diye ağaç varmış, güçlü ama kötü kokuluymuş. Birçok güzelliğini bir kusuru örtmüş. Ormana geri dönmüş. Ya olduysa?